Üç zehirden birinin zehiri
Üç zehirden biri olarak tanımlanan şeker, bir ağız tadı olmakla beraber kontrolsüz tüketimi bir sorun teşkil etmektedir. Sağlıklı insanların kanında düzenli bir şekilde ve her an belli miktarda şeker bulunur. Zira her an harcamakta olduğumuz enerjinin daimi olarak da üretilmesi gerekmektedir. Şeker de temiz, randımanlı ve enerjiye kolay çevrilebilen bir kaynaktır.
Ancak bazı insanların bünyesi sabit ölçüde bir şeker oranının yerine bazen yüksek bazen de düşük miktarlarda şeker bulundurur. Kanında şeker miktarı düşük olanlar şekersizlik koması riski taşıyan, fazla bulunduranlar da şeker hastası olarak tanımlanmaktadırlar. Her iki durumdaki kişiler kontrollü yaşamak zorunda olan kişilerdir. Bu kontrolü sağlamak da pratikte çok kolay olmamaktadır.
O halde, ne şekersiz bir hayat ve ne de fazla şeker tüketimli bir hayat dengede değildir. Yani şeker vazgeçilmez bir gıdadır ancak kontrolü elde tutabilmek önemlidir. Her ne kadar şeker tüketimi de elektrik, su tüketimi gibi bir gelişmişlik kriteri olsa da normal ve dengeli bir beslenme şartlarında tüketilmesi gereken miktara ait bir ölçü de bulunmamaktadır. Zira her türlü karbonhidrat kaynağı aynı zamanda şeker kaynağı da olabilmektedir.
Ancak bünyesi aldığı besinlerdeki şekeri kullanamayan kişiler ile kilo sorunu olan kişiler kontrollü yaşamak durumundaki kişiler olup enerji değerleri düşük fakat tatlılık derecesi yüksek kaynakları tercih etmektedir. Bu özellikteki kaynaklar genelde monosakkarit formundaki yüksek derecede tatlılık özelliği taşıyan kaynaklar olup doğal haldeki her türlü meyve şekerleridir.
Doğal kaynaklardaki bu şekerlerin piyasaya sunuluşundaki fiyatları ise oldukça yüksektir. Bu nedenle alım gücü sınırlı olan tüketiciler için pek cazip bulunmamaktadır. Sanayiciler bu tür talebi olan kişilerin sorunlarını çözerken enerji değerleri düşük fakat tatlılık dereceleri yüksek sentetik tatlandırıcıları piyasaya sunmuş bulunmaktadırlar. Sentetik tatlandırıcılar yeteri kadar anlatılmadığı için tüketiciler sadece tadından ve fiyatının düşüklüğünden (şekerin onda bir fiyatından) dolayı tercih etmektedir.
İlgili sanayiciler konuyu o kadar abartılı bir şekilde takdim ettikleri gibi hiçbir mahsurundan ya da yan etkisinden bahsetmemektedir. Bu eksik ve tek yönlü bilgilendirme ile sağlıklı kişilerin bile tatlandırıcı kullandığına sıklıkla şahit olunmaktadır. Serbest piyasa ekonomisi çığırtkanlığıyla maalesef büyük şehirlerimizde sokak tezgâhlarında bile satıldığı bir vakıadır. Son yıllardaki yapay tatlandırıcı ithalatındaki hızlı artış bunun açık bir göstergesidir.
Yapay tatlandırıcıları sadece yukarıda belirtilen kaygıları taşıyan kişiler tüketmemektedir. Hemen herkes bu tatlandırıcıları tüketmektedir. Zira yapay tatlandırıcılar gıda sektöründe şekerin kullanıldığı her tür üründe ve çok geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Bunlardan bazılarını vermek gerekirse aspartam ve sakarin diyet kola, düşük kalorili yoğurt ve şekersiz sakızın yanı sıra açıktan satılan baklava, reçel, helva ve sütlü tatlıları gibi birçok üründe kullanılabilmektedir.
Türk Gıda Kodeksinin izin verdiği alanlar da şunlar: Aromalı içecekler, süt, meyve suyu, tatlı, çerezler, şekerlemeler, boğaz pastilleri, kakao, kuru meyve, sakız, dondurma, soslar, çorba, reçel, jöle, marmelat, meyve konservesi, balık, kahvaltılık tahıllar, fırıncılık ürünleri, kilo verme amaçlı gıdalar, diyet gıdalar, gıda takviyeleri, biralar, elma ve armut şarabı vb gibi uzayıp giden liste.
Yapay tatlandırıcıların tatlılık derecelerine de bir göz atalım: Siklamat adlı tatlandırıcı şekerden 45 kat, aspartam 200 kat, asesülfam K 200 kat, sakarin 300 kat, sukraloz 600 kat, taumatin 2 bin 500 kat ve aspartamın bir versiyonu olan neotam 13 bin kat daha tatlıdır.
Şimdi baklavaların, şekerlemelerin, çikolataların fiyatının bu kadar düşük olmasının nedenlerini düşünmeyelim mi? Baklavacılar 5 liralık şeker yerine 50 kuruşluk yapay tatlandırıcı ile aynı tadı sağlayabiliyorsa baklavayı ucuza neden vermesin ki?
Tıp kitaplarında aspartam E 951 ile ilgili yan etkilerden bazıları şöyle sıralanmaktadır: Baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, eklem ağrısı, bulantı, uyuşukluk, kas spazmları, şişmanlık, depresyon, korku atakları, huzursuzluk, uykusuzluk, görme kaybı, işitme kaybı, kulak çınlaması, yorgunluk, tat kaybı, Parkinson, çarpıntı, soluma zorluğu, döküntü, mültipl skleroz (MS). Buradaki yerimizin darlığından diğer tatlandırıcılar ile ilgili yan etkiye ait sıralamalar meraklılarının ilgisine bırakılmıştır.
Yapay tatlandırıcı tüketiminin olumsuz etkisi sadece yiyenlerle sınırlı kalmamaktadır. Aynı zamanda pancar şekeri sanayimize de olumsuz etkide bulunmaktadır. Zira ithal edilen tatlandırıcı genelde kaçak yollarla girdiği için vergilendirilemediği gibi diğer taraftan pancar şekeri sanayimizi de daraltmaktadır.
Konu; Şeker Kurulunun, pancar ekicilerinin, kamu ve özel pancar şekeri sanayicilerinin, Şeker-İş Sendikasının ve Pankobirlik gibi konu paydaşlarının da dikkatine sunulur.
Bundan sonra nasıl bir ağız tadı arayalım?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.