Engellilerden özür dileriz
Hani trafikteki bazı otomobillerin plakalarında engelli işareti vardır. Bunları her gördüğümde aklıma şu soru gelir ‘acaba diğer sürücüler bu arabalara bir öncelik veriyorlar mı’? Sorunun cevabını bilmiyorum. Ama az sonraki haberi okuyunca kanaatimde karamsarlık ağır basar oldu.
Bu sabah İstanbul sur içi kaldırımlarında yürürken bir kere daha hayıflandım. Bu kaldırımlar yapılırken tekerlekli sandalye kullanan insanlar hatırlanmamıştı. Üzüntüm o kadarla da kalmadı. Yürüyüşümün devamında bir başka manzara daha gördüm. Bir aile evinin altına arabayla girebilmek için eviyle yol arasını kesip geçmiş. İki taraftaki kaldırımsa uçurum gibi kalmış. Oradan tekerlekli sandalyenin inip-çıkması mümkün değil.
Bir bu kaldırımlara, bir şu manzaraya baktım, bir de ileri ülkelerdeki durumu düşündüm. Orada insan olan herkes insandır. Bu duygularla eve dönüp bilgisayarımı açtığımda utandırıcı bir haberle karşılaştım. Haberi Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Fatma Aliye Kavaf veriyordu. Sayın Kavaf’ın naklettiği bilgiler istatistik rakkamlar taşıyor:
Bizim toplumda bilhassa zihnen engelillerle alay edilmekteymiş.
Kamu kurumlarında ve bankalarda onlara kötü davranılmaktaymış.
Bunların yüzdeleri tek tek sayılıyor.
Engelli vatandaşlarımız uzatılan mikrofona içlerini döküyorlar. Türkiye’de her on kişiden biri engellidir. Ne var ki bizim hayatımızda sokakta, çarşıda, camide, sosyal mekanlarda yani hayatın içinde, hayatın merkezinde engelli yoktur. Camiyi hariç tutarsak acı gerçek yaşlılar için de aynen vakidir. Çünkü bu cemiyet azımsanmayacak bir kısmıyla bir hoyrat, bir nadan, bir vefasız anlayışla engellisiyle yaşlısını farklı gözle görür oldu. O sanki yüktür, fazlalıktır. Onların bir tek hakları vardır o da evdeki köşesinde ölümlerini beklemek. Eskiden bu hoyrat anlayış bu toplumda yoktu. Son zamanlarda bazı güzel teşebbüsler var. Fakat yetmez. Sayı çok yüksek. Bu itibarla Sağlık Bakanlığı sür’atle rehabilitasyon merkezleri tesis etmeli, uzman elemanlar yetiştirmelidir. İBB ve bütün belediyelerin kaldırımları yeniden elden geçirmesi gerekir. Bunun dışında Bankalarla kamu kurumlarında engellilere öncelik verilmesi için mevzuat düzenlemesi yapılmalı varsa bunlar işletilmelidir. Müeyyideler ağır cezalar taşımalıdır. Engelliye bakan yakınları maaşa bağlanmalıdır. Diğer taraftan çocuklar ve gençler engelliye yardım hususunda eğitilmelidir.
Medyanın da konuya sahip çıkması gerekir.
Esas günden bu, esas gündem insan hayatı.
Kaza, terör ve doğumdan doğan sebeplerle nüfusun yüzde 10’u yeniden kazanılmayı bekliyor. Bir o kadar da onların akrabaları mevcut. Engelliler için pozitif ayırımcılık şarttır. Kanun maddesi yetmez. Anlayışlı hareket, vatandaşın tabii davranış biçimi olmalı. Bir kimse bir anda engelli haline gelebilir veya öyle doğabilir. Kim bunu ister? Öyleyse hangi insanlıktan mahrum biri onlara zorluk çıkartır veya azarlar veya alay eder? Biz bunları yazarken sakın ola ki bu çerçeveye giren bir yakınımız olduğu sanılmasın. Ama bütün o engelliler yakınımız. Devlet, belediye, aile ve okul işbirliği yaparak engellileri hayata kazandırmalıyız. Eğitimi verilirse onlar da çok şey üretebilir.
Kaza geliyorum demiyor.
Kimse engelli olmak istemiyor.
Engelliyi hayattan mahrum etmeye kimsenin hatta kendisinin bile hakkı yoktur.
Alay edilmiş veya itilip kakılmış bütün engelli güzel insanlardan özür dileriz.
Onlar, kendilerine kötü davranan zavallıları affedecek kadar büyüktür.
Hayata küsmeyecek kadar da zengin gönüllü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.