Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Nerede yasak ki, bizde de olsun?..

Nerede yasak ki, bizde de olsun?..

‘Kişi refikin kendi gibi bilir’ sözü boşuna söylenmemiş. Tesettür ve başörtüsü meselesine bakışları, bir yerlere angaje olmanın izini taşıyanların hemen hepsine göre, bu işin yani bir kızın ya da kadının başını örtüyor olmasının bir sebebi vardır ve o sebep, kesinlikle kişinin kendi tercihi olamaz, nedense.

Milliyet’ten Meral Tamer’in 12 Nisan tarihli, ‘Barroso türbanı yaka çiçeği mi zannediyor?’ başlıklı yazısı, yazar-çizer takımının, ülkemiz gerçekleriyle ne kadar irtibatlı olduğunu açık-seçik ortaya koyan bir yazı.

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun türban hususunda söylediklerine ‘bozulduğu’ anlaşılan Tamer, devletin kadınlara çocuklarını okutmakta kullanmaları için yaptığı ‘şartlı nakit transferi’ parasını bankadan çekip, kapıda kocalarına ‘kaptıran’, ‘hepsi de başörtülü’ Şanlıurfalı kadınlardan bahis açıp, sonra da başörtüsü hususunda ahkam kesiyor.

Tamer’e göre başörtülü kadınların aldıkları para, ‘belki de kahvehanelerde çarçur edilmek üzere erkeğin cebine giriyor’muş.

Belki... Ama belki de elektrik ya da su borcu yatırmak üzere ya, da ne bilelim, bakkal borcu ödemek, pazar alışverişi yapmak, ekmek almak üzere filan giriyordur o para, ‘erkeğin cebine’... Bilemeyiz yani.

Ve bundan sonra o soru geliyor: ‘örtünenler özgür mü?’..

“Elbette kendi özgür iradesiyle örtünen birçok kadn var.” diyor Tamer ve devam ediyor: “Ama baba basks, koca basks, ağabey basks nedeniyle örtünen, erkekleri tahrik etmesin diye örtünen, mahalle basks nedeniyle örtünmek zorunda kalan, eşi ihale alabilsin ya da siyasette yükselebilsin diye örtünen kadnlarn says da hzla artyor. Genç kzlar burs bulabilmek ve iyi okullarda okuyabilme karşlğnda örtünüyor.

üniversitelerde, özel sektörde, yolda-sokakta isteyen dilediği gibi dolaşr; ama kamu hizmeti verenler ve reşit olmayan kzlar için belli kurallar vardr ve korunmaldr.”

Baskı hikayeleri malum. Başı açık olmak, bir kadının kendi tercihi olabilir ama başı kapalı olmanın insanın kendi tercihi olması ne mümkün, mutlaka bir baskı gerek!..

Peki ama Tamer’in ‘kamu hizmeti verenler ve reşit olmayanlar için’ olduğunu söylediği ve korunması gereken kurallar, onlar neyin nesi?..

Kapalı ya da açık olmak, kadının kendi tercihine bağlı nötr bir durumsa ve mesela kapalı olmayı emretmek ciddi şekilde bir problem teşkil edebiliyorsa, açık olmayı emretmek nasıl makul olabilir ki?..

Tamer’e göre, türbanın/başörtüsünün kadın özgürlüğünü filan simgelemediğini ve özgürlüğün ötesine geçerek laikliği rencide edici bir unsur haline dönüştüğünü, Barroso da biliyor olmalı imiş.

Ve bir başka can alıcı soru: “Avrupa’nn hangi ülkesinde baskn dini sembolleri, devletin ilk/ortaöğretim okullarnda ve kamu dairelerinde milletin gözüne sokacak şekilde kullanmak serbest ki, Türkiye’de serbest olsun?”

Sn. Tamer, muhtemelen Avrupa’yı iyi biliyordur. Daha anlamlı hale gelsin ve bir tür gözbağcılığı manası taşımasın diye, aynı soruyu, biraz değiştirerek kendisine yöneltiyoruz:

Evet Meral Hanım, Avrupa’nın hangi ülkesinde baskın dini semboller, devletin ilk/ortaöğretim kurumlarında ve kamu dairelerinde yasak ki, Türkiye’de de yasak olsun?..

Fransa’daki devlet ortaöğretim okulları ve Almanya’nın bazı eyaletlerinde son zamanlarda, biraz da Türkiye’den esen rüzgar sebebiyle alınan ve marjinal kabul edilebilecek yasaklar dışında, Avrupa’nın bütün ülkelerini gözönüne alan bir cevap rica ediyoruz, lütfen!..

Tabii genelleme yapabilmeye müsait bir cevap...

Yazar çizerlerimiz, aidiyetleri ve bunun gereği olduğunu zannettikleri hususlarda abartmaktan vazgeçip; bütün bir Millete seslendiklerinin farkına ne zaman varırlar acep?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi