Atatürk’ü anmak
Vefatının 72. yılında Atatürk’ü anıyoruz. Atatürk, üç ayrı alanda münakaşasız şekilde dehâ sahibidir: Askerlikte, dış politikada ve devlet (siyaset) adamlığında. Ama bunlardan da fazla bir şeydir: Millî kahramanımızdır. 1000 (bin) yıl millî kahramanımız olarak anılacaktır. Onu sevmeyenlere gelince, yaşadığı yıllarda daha çoktu, bugün de vardır, yarın da olacaktır. Muârızı olmayan büyük adam tarihte mevcut değildir.
Atatürk, gelmiş geçmiş en büyük Türk milliyetçisidir. Askerî ve siyasî büyük ve küçük bütün davranışlarında bu inançla hareket etmiştir. Nâmık Kemâl’i, Mehmed Emîn’i, Tevfik Fikret’i, beğenerek okumuş, Zıyâ Gökalp’in ise Türkçülük dediği milliyetçiliği 1923-1938’de Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet rejimi olarak uygulamıştır. Atatürk inkılâplarının Gökalp’in sunumları olduğu âşikârdır (daha doğrusu Gökalp, Enver Paşa’ya yaptığı gibi, fikirlerini, Atatürk’ün uygulayabileceği ve arzûladığı şekilde kaleme almıştır). Atatürk ayrıca 1789 Fransız İhtilâli’ni dikkat ve hayranlıkla okumuştur. Bu hususlar tarihçilerimizce incelenmiyor. Zira resmî tarih, her şeyin Atatürk’ün orijinal karîhasından doğduğu iddiasındadır ki, tarihte böyle bir kişi yoktur.
Atatürk, 1918-1939 dönemi otoriter devletler kıt’ası Avrupa’nın tipik ve en başarılı temsilcisidir. O devir liderleri içinde bugün de millî kahraman sayılıp sürekli anılan ve izlenen tek devlet adamıdır.
Atatürk milliyetçiliği, Turhan Feyzioğlu’nun 1939 öncesi rejimlerine mahsus Fransızca KÈmalisme (Kemalizm) kavramının tercümesidir ki, 1982 anayasasına Türk milliyetçiliği yerine konmak kapital hatası yapılmıştır. Atatürk teorisyen değildi, icracı idi. Hayatı boyunca kendisini Türk milliyetçisi saymış, ayrı bir milliyetçilik felsefesi iddia etmemiştir.
Atatürk 3. Selim ile başlayan Türk Yenileşme (Osm. Teceddüd) tarihinin 2. Mahmud, Reşid Paşa, Âlî Paşa, 2. Abdülhamid ve İttihâd-ü Terakki gibi inkılâpçılarının en radikalidir. Onları devam ettirdi. İnkılâplarının çoğunun başka iktidarlarca da yapılacağı âşikâr olmakla beraber, en az ikisinin Atatürk’ün şahsen karîhasından oluştuğu görülür: Cumhuriyet ve harf inkılâpları... Bu ikincisi, hele birincisini, Atatürk’ten başkasının başarıya ulaştıramayacağını düşünüyorum.
Atatürk’ü 1938’de kalıplaştırıp, daha yaşasaydı neler yapabileceğini düşünemeyenler, Türkiye’de çağdaş demokrasiyi engellemişlerdir. Tarihimizdeki büyüklerimizin en büyüklerinden olan azîz Atatürk’ü ne mutlu Türküm diyene diyerek anıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.