Hamas - Fetih Diyaloğu
Filistin’de ne yazık ki aktif siyasetin iki önemli kanadını oluşturan Filistin İslâmî Direniş Hareketi kısa adıyla Hamas ve Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi kısa adıyla Fetih örgütü arasındaki kopukluk sürüyor. Bu kopma yüzünden biri Gazze diğeri Batı Yaka bölgesinde iki ayrı hükümet oluşturmuş durumdalar. 2006’nın başında gerçekleştirilen genel seçimler sonucu şekillenen parlamento tamamen devredışı. Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas’ın görev süresi 9 Ocak 2009’da son bulduğu halde parlamentonun tamamen işlevsiz hale gelmesi sebebiyle yeni başkan seçilemedi. Veya seçilmesine izin verilmedi. Özerk yönetim anayasasına göre yeni başkanın seçilememesi durumunda, görev süresi dolan başkanın makamını meclis başkanına veya onun vekiline devretmesi gerektiği halde Mahmud Abbas bunu yapmadı. Çünkü anayasa da rafa kaldırılmış durumda.
2007 Haziran’ında Gazze’de patlak veren olayların ardından meydana gelen bu kopukluğun son bulması ve tarafların aynı idari çatı altında yeniden bir araya gelmesi için farklı zamanlarda girişimler oldu. Fakat her ne zaman ittifakın kapısına gelindiyse siyonist işgal devleti ve ABD müdahalede bulunarak her şeyi sıfır noktasına geri çevirmeyi başardı.
Geçtiğimiz günlerde iç barışın sağlanması amacıyla yeniden diyalog görüşmelerinin başlatılması için girişimler oldu. Daha önce de bu görüşmelerin arabuluculuğunu yapan Mısır İstihbarat Teşkilatı Başkanı Dr. Ömer Süleyman’ın Hamas’ın Siyasi Birimi Başkanı Halid Meşal ve Fetih lideri Mahmud Abbas’la Suudi Arabistan’da ayrı ayrı görüşmesi sonucu Suriye’nin başkenti Şam’da üst düzey görüşmeler başlatılması kararlaştırıldı. Bu karara göre normalde 20 veya 21 Ekim’de Şam’da görüşmeler başlatılması gerekiyordu. Fakat 9 Ekim 2010 tarihinde Libya’nın Sirte şehrinde gerçekleştirilen Arap Birliği Zirvesi’nde Suriyeli yetkililerle Abbas arasında tartışma çıkması sebebiyle Fetih tarafı görüşmelerin mekânının Şam’dan Beyrut’a alınmasını istedi. Üstelik bu talep Hamas’a görüşmelerin başlatılması tarihinden sadece iki gün önce iletildi. Hamas da tam yumurtanın uca dayandığı ve bütün hazırlıkların yapıldığı anda böyle bir değişiklik talebini reddetti. Hamas’ın talebi geri çevirmesinin önemli bir sebebi de Abbas’ın Mısır Vesikası diye bilinen ve diyalogdan ziyade bir tarafın isteklerinin diğer tarafa dikte edilmesi niteliği taşıyan metnin aynen, tartışmasız bir şekilde kabul edilmesini şart koşmasıydı. Hamas’ın vurguladığı husus ise ihtilaf halindeki taraflardan birinin taleplerini alıp diğer tarafa dikte etmeyi amaçlayan metnin aynen kabul edilmesinin şart koşulması karşısında diyaloğun bir anlamı olmayacağı, diyaloğun amacının karşılıklı olarak taleplerin ortaya konup bir ittifak noktasına gelinmesi için görüşme yapılması olduğuydu.
Hamas’ın mekân değişikliğini kabul etmemesi üzerine Abbas da görüşmelere gitmemeye karar verdi ve böylece iç diyaloğun başlatılması bir kez daha ertelenmiş oldu. İlginç olan siyonist işgal devletiyle görüşme söz konusu olduğunda işgalcilerin talepleri karşısında sürekli geri adım atan, onlara hep taviz veren Abbas’ın Filistin iç görüşmelerine sıra gelince hemen dişlerini gösterip dayatmacı tutum sergilemesiydi.
Fetih’in bazı ileri gelenlerinin devreye girmesi biraz da Abbas’ın son dönemde işgalcinin Kudüs’te ve Batı Yaka’da yahudi yerleşim merkezlerini inşada ısrarlı davranmasına rağmen onunla masabaşı görüşmelerinden çekilme cesareti gösterememesinden dolayı aldığı eleştiriler yüzünden dikkatleri biraz dâhili meseleleri çözme çabalarına çekme ihtiyacı duymasından dolayı iç diyalog görüşmeleri yeniden başlatıldı. Fetih’in bazı ileri gelenleri bu amaçla Şam’a giderek Hamas liderleriyle masaya oturdular.
Peki, bu görüşmelerden beklendiği gibi bir ittifak çıkması mümkün görünüyor mu? Gerçek bir ittifak sağlanmasının önünde duran en önemli engeller nelerdir? İttifak sağlanması ihtimali zayıf görünüyorsa neden karşılıklı olarak masaya oturuluyor; her taraf çayını kahvesini kendi masasında içseydi daha uygun olmaz mıydı? Biraz ayrıntılı olarak ele almakta fayda gördüğümüzden bu soruları cevaplandırmayı müteakip yazımıza bırakıyoruz. Ama okuyucularımızın bu soruların cevabını da mutlaka merak etmelerini ve müteakip yazımızı da okumayı ihmal etmemelerini tavsiye ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.