Nereye kadar?..
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın DTP ve ardından AKP’ye açtığı kapatma davaları ve bu arada CHP’nin de çeşitli kanunların iptali için yaptığı başvurular sebebiyle, Anayasa Mahkemesi’nin mesaisi oldukça yoğunlaştı.
Başvuruların herbiri kendi çapında önemli. Ama dikkatler AKP ile ilgili davaya yoğunlaşmış durumda.
Anayasa Mahkemesi’nin nasıl bir karara varabileceği, karar verilmeden önce iktidar partisince; parti kapatılmasını önleyeyecek ya da iyice zorlaştıracak bazı değişiklikler yapılıp yapılmayacağı, gündemin en önemli maddeleri arasında.
AKP ile ilgili kapatma davasından önce, Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde yapılan değişikliklerle ilgili olarak, CHP tarafından açılmış iptal davasının sonuçlanması bekleniyor.
Anayasa değişikliği ile ilgili iptal davasında verilecek kararın, kapatma davasını doğrudan etkileyebileceği, yaygın bir kanaat.
Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişiklikler, bilindiği gibi, ‘üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakmaya matuf değişiklikler’ olarak biliniyor.
Bu maddelerde yapılan değişikliğin, AKP’ye yönelik kapatma davasını tetikleyen olay olduğu da, yaygın bir kanaat.
Anayasa’nın 10 ve 42. maddelerine ilave edilen birer cümlenin, iktidar partisine kapatma davası açılmasını tetikleyen olay olabileceğine inanmak, aslında zor.
Zor, çünkü sözkonusu ilaveler sadece metin olarak değerlendirildiğinde, bunların iptali için başvuru yapılmış olması bile başlıbaşına bir facia.
Sembollerle konuşulup tartışıldığı için, insanımız yapılan değişikliklerin bir yerinde, başörtüsü ile alakalı bir hüküm olduğunu zannediyor hala.
Anayasa’nın 10. Maddesine ilave edilen cümle şu: “Devlet organlar ve idare makamlar, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanlmasnda kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadr.”
42. Maddeye ise şöyle bir ilave yapılmış durumda: “Kanunda açkça yazl olmayan herhangi bir sebeple kimse yüksek öğrenim hakkn kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkn kullanmnn snrlar kanunla belirlenir.”
Yani aslında, değişikliklerde başörtüsü ile doğrudan alakalı bir şey yok.
Bunlar, Anayasamızda zaten var olan bazı hususların teyidi mahiyetinde sadece…
Anayasa mahkemesi’nin bu ilavelerin iptali hususundaki başvuru hakkında nasıl bir karar vereceğini bilemeyiz. Ama mesela 10. madde iptali için yapılan başvuru, netice olarak: ‘Devlet organlar ve idare makamlar, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanlmasnda kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda (değildir)’ şeklinde bir neticeyi mi talep ediyor acaba?..
Ya da, 42. Maddede yapılan değişiklikle ilgili iptal başvurusu ile: ‘Kanunda açkça yazl olmayan herhangi bir sebeple (birileri) yüksek öğrenim hakkn kullanmaktan mahrum (edilebilir). Bu hakkn kullanmnn snrlar kanunla (belirlenmez)’ şeklinde bir sonuç murat ediliyor olabilir mi?.
Olmaz dediğinizi duyar gibiyim. Tabii ki olmaması gerek.
Dertleri, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasını önlemek olduğunu varsaydığımız iptal meraklıları, vaktiyle ‘Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydıyla yüksek öğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir’ şeklindeki YöK Kanunu Ek 17. Madde’nin iptal edilmediğini bile bile, Anayasa Mahkemesi’nin kapısını neden aşındırıyorlar peki?..
Başörtüsü; siyasi ya da başka bir sembol olmaktan öte ve başka bir açıdan, bu başvuru sahipleri ve onlara arka çıkanların, çoğunluğa ve onun inançlarına olan düşmanlıklarının sembolü mü yoksa?..
Eğer öyle ise -ki öyle gözüküyor- bu düşmanlık nereye kadar gidecek?..
Bu Milleti bütünüyle yok saymak pervasızlığının, sınır noktası neresidir?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.