MUSTAFAAA!...
Sizin de Mustafa adlı tanıdıklarınız vardır.
Kardeşiniz, akrabanız, komşunuz, arkadaşınız... Sizin için önemlidir elbette Mustafa’larınız.
Sizin Mustafa’larınızın sevinci, sizin sevincinizdir; hüzünleri, sizin hüzünleriniz...
Ben sizlerin Mustafa’larınızı tanımadım ve o Mustafa’ların sevinçlerini paylaşmadım, hüzünlerine ortak olmadım... Siz de bizim Mustafa’mızı tanımadınız...
Her Mustafa, farklı farklı yerlerde, farklı farklı zamanlarda doğdular ve her biri kendi hayatlarını yaşadılar.
•
Ben Mustafa’yı 1981 yılında tanıdım.
Liseyi bitirmişti... Üniversite okumak istiyordu ama şartlar onu hayata atılmaya zorlamıştı... Evlenmiş, bir başka şehre yerleşmişti. Baba mesleğine, lokantacılığa başladı... Bir süre çalıştırdı lokantayı... Sonra olmadı, yürümedi lokanta işi. Belediyeye aşçı olarak girdi ama bu iş de Mustafa’yı tatmin etmiyordu. Bir yandan da kitaplarla haşır neşirdi. Belediye Başkanı da bir kültür adamı olunca Mustafa’yı, kurduğu belediye kütüphanesine aldı. Kitaplar alındı kütüphaneye, dergiler, gazeteler... Başkan ile aynı heyecanı paylaşmanın ürünü olarak belediye kütüphanesi tüm şehirde bir hareketlilik uyandırmıştı. Artık gecesi gündüzü kütüphanede geçiyordu Mustafa’nın. Bir süre sonra yıpranan kitapları ciltlemeye de başladı.
Şehirde, bir kuşak, Mustafa’nın kütüphanede verdiği hizmetlerle yetişti. O, sadece kitabın kütüphanedeki yerini bilmez, muhtevasını da bilirdi. Gelen öğrencilere kitaplar tavsiye eder, onların ufuklarının açılmasına da yardımcı olurdu.
Gün geldi, devran değişti, Mustafa belediye kütüphanesinden de ayrıldı fakat kitaplardan ayrılmadı. Kitap ve kırtasiye işinde girdi. Tabii o zamanlar, bir taşra şehrinde kitapçılığın pek hükmü kalmamıştı. Mustafa kırtasiyeye ağırlık verdi. Bir yandan da 3 oğlunu yetiştirmeye başlamıştı.
Kırtasiye işinin getirisi Mustafa’nın beklentilerini karşılamıyordu. Zaten toprak çocuğu olduğu için ziraat işine başladı. Küçücük kiraz bahçesinde, modern tarımın nasıl yapılacağıyla koyuldu bu işe de.
Sonra yaylada küçük bir yer aldı ve oraya bir ev yaptırdı.
Sonra Gediz Ovası’nda bir arazi satın aldı.
Çok mutluydu... Modern tarım yapacaktı... Örnek ağaçlar yetiştirecekti. Verimi yüksek tutacak ve mevsiminden önce meyve yetiştirmenin öncülerinden olacaktı... Kitaplar buldu... İnternetten bilgilere ulaştı.... Yörede pek bilinmeyen şeftali-erik fidanları getirtti.
Çok ümitliydi... Ova toprağı insana ihanet etmezdi....
Fidanları dikti... Çeşitli tarım makinaları satın aldı...
•
2009 yılıydı... Şimdi tek eksiği kalmıştı. Tarla için su çıkarmalıydı. O günlerde beraberdik. Yapılan ilk sondajla çıkan parlak ve inci gibi dere taşlarını ve kumunu getirmişti bir avuç. Bana o taşları ve kumu gösterirken, hazine bulmuş madenci gibi parlıyordu gözleri. “Abi” diyordu, “Birkaç metre daha derine inersek bacak kalınlığında suya ulaşacağız. Bak, sondaj vurduğumuz yerden dere geçiyormuş. O suyu bi çıkardık mı, artık bire 25 meyve alacağız ağaçlardan. Piyasa doymadan çıkacak bunlar. Turfandadan da önce çıkacak... Değerini bulacak...” diyordu.
Ertesi hafta telefon etti Mustafa... “Abi, suyu çıkardık... Bacak gibi akıyor... Dinamoyu vurduk mu, tüm ağaçlar damlama su ile sulanacak... Ne eksik ne fazla... Ziraatçilere ayarlattım!...” dedi.
Adım gibi eminim, artezyenden ilk su aktığında şükür namazı kılmıştır o ıslak toprakta.
Çok heyecanlıydı... Aldığı ve alacağı ürünler, onun için sıradan bir meyve değil, altın değerindeydi...
•
2010 yılı Mart ayında Mustafa’nın hasta olduğu haberi geldi. Ve ondan sonra Mustafa hep hastaydı. Tıp çaresiz kalmıştı. 8 Ağustos 2010 sabaha karşı, saat 04.55’te, ben Mem u Zin’in 444. beytiyle uğraşırken, Mustafa cılız bir hıçkırıkla, yayladaki evinin bahçesinden ebedi bahçeye göçtü.
Diktiği tüm meyvelerden tatmıştı; sadece Cennet Elması’ndan tatmamıştı. İnşallah ondan da cennette tadar.
•
Sevgili Mustafa, bayramda oralardaydık. Güz serinliği ve hüznüne senin yokluğun ortak oldu. Bedenin bizimle değildi ama inanıyoruz ki ruhun bizlerleydi ve sensiz bir ânımız bile geçmedi.
Yaylada, “Mustafaaa!...” diye bağırmak geçti içimden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.