ABD, diplomaside güvenilirliğini sıfırlarken çok şey değişecek!

ABD, diplomaside güvenilirliğini sıfırlarken çok şey değişecek!

Gerçekten öyle, Amerika çıplak! Ya da İtalya Dışişleri Bakanı Frattini’nin deyişiyle diplomasinin 11 Eylül’ü...
Şu da söylenebilir:
WikiLeaks internet sitesi, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gizli yazışmalarını pazar günü yayınlamaya başladığı andan itibaren herhalde Amerikalı diplomatlar kendilerini çırılçıplak hissetmişlerdir.
Dünya tarihinde bir ilk bu.
Derinliği ve sonuçları zamanla daha iyi anlaşılacak, yerli yerine oturacak bir ilk yaşanıyor.
Gizli diplomatik belgelerin sistemli bir biçimde açıklanması, 1917’deki Bolşevik İhtilali’yle 1979’daki Humeyni İhtilali sonrası çok sınırlı ölçüde yaşanmıştı.
Ancak, bu kez tümü de dünyada kendisine hâlâ bir numaralı güç olarak bakılan Amerika’ya ait 250 bin gizli diplomatik yazışmanın salkım saçak ortalığa dökülmesidir yaşanmakta olan...
Üst düzeyde bir Türk diplomatının dünkü tepkisi şöyleydi:
“Diplomaside mahremiyetin sonu!”
Evet öyle.
Daha çok mahremiyet üstüne kurulu olan diplomatlık mesleği, belki de Amerikan devletinin laçkalığı sayesinde ölümcül bir darbe yemiş durumda.
Şu noktanın da altı çizilebilir:
WikiLeaks kıyametiyle Amerika bir devlet olarak kendi güvenilirliğini özellikle diplomatik alanda sıfırlamış durumda...
Türk Dışişleri’nden üst düzeyde bir diplomat dün kendisiyle sohbet ederken, “Diplomaside mahremiyetin sonu!” dedikten sonra şunu da ekledi:
“Öyle anlaşılıyor ki, Amerikalı diplomatlarla uzun süre gazetecilerle olduğu gibi konuşacağız.”
Diplomatik güvenilirliğinin sıfırlanması acaba Amerika’nın Türkiye dahil dünyayla ilişkilerini nereye kadar olumsuz etkiler?
Bunu şimdiden kestirmek güç.
Gizli yazışmaların daha ancak binde biri gün ışığına çıkmış durumda. Geri kalanların içinde neler var henüz bilinmiyor.
Bu nedenle de neyin nasıl yaşanacağı konusu bugün için belirsiz...
Şu sıralar bir soru daha zihinleri meşgul ediyor: Acaba yayını bir noktada kesmeye Amerika’nın gücü yetebilir mi?
Bu konu da gündemde.
Bu arada perde arkasında ve elektronik ortamda müthiş bir mücadelenin devam ettiği belirtiliyor Amerika’da. Devlet kuruluşlarının, gizli servislerin WikiLeaks’i durdurmak için çalıştıkları sır değil.
Öte yandan, elbette Amerika yine Amerika olarak kalacak.
Ancak ilişkileri zora girecek.
İlişkileri istikrarsızlaşacak.
Sözü daha az geçecek. Veyahut sözüne daha az kulak verilecek.
Belki de diplomatik açıdan yaşayacağı mahcubiyet duygusu kendisine karşı birçok devlet tarafından bir koz olarak da kullanılacak.
Kesin dille konuşmak için erken.
Fakat Amerika’nın bir büyük devlet olarak sıfırlanan diplomatik güvenilirliği, ister istemez, Türkiye dahil birçok dünya ülkesiyle ilişki kodlarının yeniden saptanmasına, ilişki tarzlarının yeniden tarif edilmesine yol açabilecek.
Bu pencereden bakınca, Türkiye’nin konumu gerçekten özel gözüküyor.
Çünkü, 250 bin gizli yazışmanın 7 bin küsuru Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği’nin damgasını taşıyor. Böylesine bir yoğunluk Türkiye’nin Washington gözündeki önemini de sergiliyor.
Ama bir noktayı belirtmekte yarar olabilir. Gizli yazışmalarda Türk iç politikasına, özellikle Ak Parti ve hükümetine dönük Amerikan değerlendirmelerinde öylesine istihbarat notları var ki, bunlar bir ölçüde hem Ankara-Washington ilişkilerini, hem de Türk iç politikasını ileride gerebilir, hatta istikrarsız kılabilir.
Ancak, Türk-Amerikan ilişkilerinin özü nasıl etkilenir ya da etkilenir mi sorusunun karşılığına ilişkin bir şeyler söylemek için vakit erkendir.
Bir başka soru daha akla takılıyor. Bu da Amerikan devletinin devlet olma niteliğiyle ilgili.
Teknolojik alanda ‘internet devrimi’nin alıp başını gittiği bir çağda, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın 250 bin gizli diplomatik yazışmayı elektronik ortama arşivlemiş olması da bir başka eleştiri ya da laçkalık konusu olarak gösteriliyor Ankara’da, kuliste...
Şimdilik Ankara’da, hükümet kanadında bekle-gör tutumunun benimsendiği anlaşılıyor. Bir süre susulacak ve Başbakan Erdoğan’ın deyişiyle, etekteki taşlar iyice döküldükten sonra tavır alınacak...
Tekrar başa dönersek.
Dünya tarihinde bir ilk bu.
Amerika, diplomatik alanda kendi 11 Eylül’ünü yaşıyor. Derinliğini ve sonuçlarını zamanla daha iyi göreceğiz, ölçebileceğiz.
Tarihçi ve gazeteci Timothy Garton Ash’in yaşananla ilgili şu sözünü de bir gazeteci olarak kayda geçirmek istiyorum:
“Bizler için rüya olan, diplomatlar için kâbus herhalde...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi