Erdoğan’ın gücü kimleri rahatsız ediyor?

Erdoğan’ın gücü kimleri rahatsız ediyor?

Başından beri şöyle bir tezi savunuyorum: Kapatma davasının doğrudan hedefi Başbakan Tayyip Erdoğan.

Akla şunlar gelebilir. Mesela, 71 kişilik listede yer alan onca isim. Yahut neredeyse % 50’ye varan oya sahip devasa parti. Doğrusu bunların hedef tahtasındaki önemi, Erdoğan’a yönelik siyasi hamlenin ayrıntıları olmaktan öteye gitmiyor. Bugün yeri değil. Ama iddianameyi, listede yeralanlar, almayanlar ve aldırılmayanlar şeklinde okumanın ufuk açıcı olduğunu düşünüyorum.

Meseleye buradan bakınca gündemdeki bazı tezlerden ayrı düşmeniz kaçınılmaz hale geliyor.

Dolayısıyla da bizim için ‘AK Parti’nin bu krizden çıkış yolu nedir’ yerine, ‘Erdoğan bu badireyi nasıl atlatacak’ sorusu önem taşıyor.

önce bir gerçeği hatırlayalım. Siyaset sahnesinde bugün varolduğu yere pekçok zorluğu aşarak geldi Erdoğan. Gençlik yıllarından parti teşkilatında aldığı görevlere, son dakikada iptal edilen milletvekilliğinden büyükşehir belediye başkanlığına, siyasi yasaklı olmaktan cezaevi günlerine kadar uzanan öykünün, öyle güle oynaya geçen bir dönem olduğu söylenemez. Bunlara bir de içinden geldiği siyasi gelenekle yaşadığı çatışmayı eklerseniz; Erdoğan’ı ‘başbakanlığı kolayca elde etmiş’ ve ‘karşısına çıkan ilk ciddi zorlukta sarsılan’ bir lider olarak görmenin yanlışlığı ortaya çıkar.

Kapatma davası, Erdoğan’ın karşı karşıya kaldığı en büyük sorun ya da kriz mi? Birkaç cümlede özetlediğimiz siyasi geçmişine bakarsanız, en az bunun kadar büyük ya da buna benzer sorunlar yaşadığını hepimiz biliyoruz.

Ancak bugün ortaya çıkan durumun geçmişten farklı yanları var. Zaten siyaseti bu kadar derin bir sarsıntıya uğratan da bu özellikler.

Bugünün farkı, Erdoğan’dan beklentilerin büyük olması. Başka bir ifadeyle onun buraya kadar gelmesinde katkı sağlayanların ve destek verenlerin çoğu, artık Erdoğan’ın hamlelerini bekliyor.

Hatta sadece beklemekle de kalmıyor. Daha açık ifade edelim. Birileri bu sürecin, Başbakan’ın gücünü sınırlamasını istiyor. Nitekim cumhurbaşkanlığı sürecinde ortaya çıkan şaşırtıcı durumları böyle okumak mümkün. Mesela 22 Temmuz seçim sonuçlarının ısrarla ve tümüyle cumhurbaşkanlığı krizine bağlanma çabaları, Erdoğan üzerinde kurulan baskı, MHP’nin cumhurbaşkanı seçiminde verdiği destek, bu ‘güç sınırlama’ oyunun parçaları gibi görünüyor.

Ve asıl soruya geliyoruz.

Başbakan Erdoğan’ın artan gücünden rahatsız olanlar kim? Sadece CHP mi? Ya da bunlar, cumhuriyeti koruduğu söylenen kurumların reflekslerinden mi ibaret? Yoksa kendisine siyaset alanı arayan MHP mi?

Sadece bunlarla sınırlı bir ittifak ya da çabanın, siyaseti bu kadar sarsması normal görünmüyor. Erdoğan, krizi, şu ana kadar olduğu gibi doğru yönettiği sürece ‘öteki’ aktörlerin ortaya çıkması zor. Nitekim sahadaki birkaç küçük deneme, çabucak kabuğuna çekildi.

Kimseye umut vermek ya da umudunu kırmak benim işim değil. Ama AK Parti’nin kapatılma ihtimali çok zayıf. Hele Erdoğan’ı siyasetin dışına itmek; işte o hesabı gizli ve açık yapan herkes bir kez daha düşünmeli.


İddianame kitabı yazmadım


Gelen e-mail ve telefonlara cevap vermekten yoruldum.

Sevgili dostlar. AK Parti iddianamesiyle ilgili bir kitap yazmadım.

Bahse konu ettiğiniz kitap, Elips Kitap’tan ‘AK Parti İddianamesi’ adıyla çıkmış. İddianamenin tam metninin eli yüzü düzgün bir baskısı.

Benim kitapla ilgim, yayıncının arka kapağa aldığı bir yazı. ‘Erdoğan’ı cezalandırmak isteyen kim’ başlıklı yazımı kapağa almışlar. Sağolsunlar.

Mesele bundan ibaret.


1 Mayıs tatili


AK Parti çorum milletvekili Agah Kafkas, 1 Mayıs için tatil önerisi getirdi.

Zamanlama, mevcut siyasi kriz. Bunların hepsi bir yana.

Adam gibi, doğru dürüst bir adım.

Kimse oturup böyle bir adımın samimiyetini sorgulamaya kalkışmasın.

Agah Kafkas aslen sendikacıdır. Demek ki verdiği mücadeleyi bir kenara bırakıp siyasete atılanlardan değil.

Birikimlerini doğru dürüst yollarla siyasete taşıyan herkese destek vermeliyiz.

Hele böyle dev bir adıma.

Tebrikler Agah Kafkas.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi