Cevher İlhan

Cevher İlhan

Rakamlarla çarpıtılan ekonomi…

Rakamlarla çarpıtılan ekonomi…

Meclis’te peşinen 33.5 milyarlık açıkla başlanan bütçe maratonu, hükûmetin 2010 yılı son zam furyasıyla aynı zamana denk geldi.

Böylece, Türkiye’nin “sıcak para” ekseninde ekonomi ve siyaseti tartıştığı süreçte, seçim öncesi bizzat Maliye Bakanlığı’nın “ekonomik verileri”ne göre Türkiye akaryakıtta yüzde 70’lere varan vergi payıyla vergi rekortmeni olduğu gibi, Avrupa’da akaryakıtı en pahalı kullanan ülke olarak “açık ara”yı daha da açtı.

Yine açıklanan rakamlarla “teğet geçen kriz”e rağmen, büyümenin sürdüğü ve fert başına düşen millî gelirin 15 bine yükseldiği bildiriliyor. Oysa ekonomistler, bu hesabın doğru olmadığını, “sıcak para” ve ithalata yönelik rakamların bu büyüme içinde birlikte hesaplanarak çarpıtıldığını belirtiyorlar.

Bu hususta sürekli “krizin etkilerinin geçtiği”nden dem vuran ve “pembe tablolar” çizen Başbakan ve ekonomi ile ilgili bakanların, üzerinden on sene geçmesine rağmen, büyümeyi hep 5.7 küçülmenin olduğu 2001 kriziyle mukayese etmeleri tam bir komedi.

Oysa “krizin teğet geçmediğini”, devletin resmî kurumu Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), “İkinci Dünya Savaşından buyana görülmeyen 13.8’e varan resmî küçülme raporu”yla ortada.

Kaldı ki ekonomistler, “rakamlarla büyüme”nin her zaman gerçek büyüme, kalkınma ve gelişme anlamına gelmediğini; halkın gelir seviyesinin ve alım gücünün yükselmediğini, bunun “küçülerek büyüme” olduğunun altını çiziyorlar…


EKONOMİNİN VAZİYETİ…

Yatırım, üretim ve istihdamdan yoksun, bütçe açığı, dış ticaret açığı ve düşük döviz kuru politikalarıyla kırılgan ekonominin hali meydanda. Krizde yüzbinlerce fabrika, şirket ve işyerinin kapanması, resmî rakamlara göre yoksulluğun en temel sebebi olan ve yüzde 11’le 13 arasında seyreden işsizliğin gizli işsizlerle yüzde 20’leri aşarak, işsizler ordusuna milyonlar eklenmesi, tarımla birlikte hayvancılığın çökmesi, Türkiye’nin et ve canlı hayvan ithalatına rağmen kurban fiyatlarının komşu ülkelere göre birkaç kat yükselmesi, ekonominin vaziyetinin açık göstergeleri…

Gerçek şu ki, uluslararası iktisadî ölçümler, “Türkiye’de ekonomi pekiyi” propagandasının altının boş olduğunu bildiriyor. Londra merkezli “Legatum Institute”nın, “2010 Refah Listesi”ne göre, Türkiye 110 ülke arasında 80’inci sırada olması, bunun bâriz belgesi.

Bu bakımdan, 2001 krizi sonrası ekonominin dibe vurmasının ardından IMF’ye bağlanan “Derviş yasaları”yla yüzde 70’lerden hızla düşme trendine girip yüzde 29’lara düşen süreçte enflasyonun düşmesinin de bir kıymeti kalmıyor. Çünkü halkın gelir seviyesine göre pahalılık aynen devam ediyor…

Gerçek enflasyon, en evvel iktidar partisine mensup belediyelerin ulaşımdan diğer hizmetlere yaptıkları zamları, başta akaryakıt olmak üzere çeşitli girdilerde yüzde 125’lere varan artışları gerekçe göstermeleriyle ortaya çıkıyor.

Başbakan’ın en çok övündüğü IMF ile ilişkiler ise, Gelir İdâresi’nin özerkleştirilmemesiyle gelirlerin kontrol altına alınmaması ve halkın hizmetinde olması lazım gelen büyük şehir belediye şirketlerinin taşeron firmalara verilerek ticarette istimaliyle tıkanmış. Hükûmetin “resti”nden değil…


KRİZ DÖNEMLERİYLE KIYAS!

Diğer yandan, “Türkiye’deki çok yüksek emekli maaşlarının çılgınlık olduğu”ndan şikâyet edip, yoksulluk sınırı altındaki milyonlarca düşük emekli maaşından tek kelime değinmeyen Maliye Bakanı’nın, “Çift haneli büyüme hızını sürdürecek tasarrufumuz yok, ana yapısal problemlerimizi çözmüş değiliz” deyip, ardından “Gelecek yıl seçim yılı, 2011 yılının ilk yarısında daha fazla harcamayı plânlayabiliriz” cümlesi. “seçim ekonomisi”nin açık ikrarı.

Bakan’ın, “Bir tek dikenli konu var, o da carî işlemler açığı” itirafı, ta Wall Street Journal’de haber verilen “ithalatın hızlanmasına karşı ihracattaki büyümenin sınırlı kalmasıyla cari açığın Türkiye’yi tehdit ettiği” uyarıyı te’yid etmekte.

Doğrusu, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM), savaş yıllarını hatırlatan ekonomik daralmanın, rekor işsizlik ve sanayi üretiminin durma noktasına gelmesiyle ihracatta büyük düşüş olduğu, ithalatın 100 milyar doları aştığı, cari açığın üstünde borçlanma yapıldığı tesbiti, ekonomi karnesinin kırıklarla dolu olduğunu açığa çıkarmakta.

Bu süreçte hükûmetin ekonomiden sorumlu eski Bakanı’nın “AKP hükûmeti, ekonomide dünyanın en başarısız hükûmeti” değerlendirmesi ile Maliye eski Bakanı’nın bildik üslubuyla “Kriz herhalde Başbakan’ı teğet geçti” istihzası çarpıcı…

Bu arada, Türkiye’de son on yılın ekonomik politikalarının en büyük mağdurlarını, çiftçiler, emekliler, memur, esnaf, işsizler gibi geniş halk kitleleri oluştururken, Başbakan ve bakanlarının ekonomiyi hep 2001 kriziyle mukayese ederek, “Türkiye’nin 2007 krizini teğet geçtiği” yorumlarını boşa çıkarmakta...

Bundandır ki, Başbakan’ın ve ilgili bakanların, ekonomiyi hep kriz dönemleriyle kıyası, rakamlarla çarpıtıp saptıran siyasî söylemin ötesinde bir anlam ifâde etmiyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevher İlhan Arşivi