Irkçı yaklaşımlar sadece ziyan verir
Bu memleketin vatandaşları anayasadan doğan bütün haklara sahiptir. O hakları istedikleri gibi kullanabilirler. Ayrıca bir imparatorluk mirasçısı olan Türkiye’de çok sayıda alt kimlik de var. Bu kimlik mensupları da artık kendi dillerini, örflerini kendi aralarında kullanma hakkına sahipler.
12 Eylül sonrası ne yazık ki büyük hatalar işlendi. Kürtler, kanunla yok sayıldı. Kürtçe telefon görüşmeleri kesildi. Bazı Kürtlere utandırıcı eza ve cefalar yapıldı. Bunlar ve daha onlarca yanlışlık keşke yapılmasaydı.
Ama keşke demekle geçmiş geri gelmiyor ki. Zira başka benzerlerine dindarlar da maruz kaldı. Her milletin tarihinde hatalar vardır. Oralarda asır süren iç harpler yaşandı. Memleketimizde hiç olmazsa kötülükler mevzii kaldı.
Şu günse çok ciddi demokratik açılımlar sürecindeyiz 2011 Genel Seçimlerinden sonra yüzde yüz yerli, yüzde yüz sivil yeni bir anayasa bekliyoruz. O anayasa daha demokrat ve daha özgürlükçü olacaktır.
Hal bu iken...
Türkiye, henüz ciddi bir anayasa değişikliği gerçekleştirmiş olarak yepyeni bir döneme girmişken, toplum daha barışçı demokratik bir duruş sergilerken kalkıp birtakım kongreler tertipleyerek ayrı dil, ayrı bayrak, ayrı silahlı güç istemek neyin nesidir? İyi niyet bunun neresindedir?
Üstelik bu isteklere de özerklik deniyor.
Hayır bu özerklik değil, bu kopmadır.
Herkes ne dediğinin, ne yaptığının şuurunda olmalı. BDT yöneticileri Diyarbakır’da başka, Ankara’da başka konuşurlarsa bundan en fazla Kürt asıllı insanlar ziyan görür.
Kimse, Kürtçe’nin evde, mahallede, sokakta konuşulmasına karşı değil.
Kürtçe özel okullara da karşı değil. Hem devlet ve hem de özel sektör Kürtçe yayın yapan TV’ler kurdu. Bugün varılan bu denli demokratik olgunluğa rağmen 40 yıl evvelinin söylemleriyle politika yapmak düşündürücüdür.
Eğer biz güçlü mahalli idare istiyoruz deniyorsa orada söylenecek olan şudur. O konuda tahminlerin üstünde projeler var. Fakat sırf Kürtlerden dolayı telaffuz edilemiyor, hayata geçirilemiyor. O kadar ki belediye başkanı-mülki amir ikilisine bile son verilecek. Ama şu vaziyette nasıl yapılsın?
Bir ırkçı yaklaşım, bir başka ırkçı tavrı biliyor.
Şöyle soralım:
Denilen bölge, bugün tamamen Kürt idaresinde olsaydı, acaba Kürtler, daha mı zengin olurdu, yoksa Bangladeş seviyesine, Somali sefaletine mi düşerlerdi? Kim hangi alanda Kürt’ün yüzünü daha çok güldürecek?
Bu kongre de bu istekler de çok talihsiz olmuştur. Irka dayalı şoven politikaları Türk de Kürt de başkası da yapsa tehlikelidir.
Üstelik rahatsız edici bir başka husus daha var:
İki şey durup dururken ve eş zamanlı olarak ortaya çıktı.
Washington’da Ermeni tasarısı.
Diyarbakır’da Kürt talepleri.
Bu nasıl bir tesadüftür?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.