Tuğcu ve Karahanoğlu konuştu, konu kapandı mı?
Bu ne tuhaf bir tartışma. Konu, cumhurbaşkanı seçmeyi neredeyse imkansız hale getiren 367 kararında bir komutanın Anayasa Mahkemesi’ne baskı yapıp yapmadığı.
Murat Yetkin, kuşku yok ki önemli bir gazetecilik başarısına imza atmış ve dönemin iki kritik ismiyle konuşmuş.
Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu ve dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Yener Karahanoğlu, konuyla ilgili iddiaları kendi cephelerinden reddetmişler. Karahanoğlu’nun konuşma metni ise tam bir özrü kabahatinden büyük örneği.
Tülay Tuğcu, kimsenin kendilerine bu konuda baskı yapmaya cesaret edemeyeceğini söylerken, Karahanoğlu da herhangi bir mahkeme üyesine baskı yapmadığını ifade etmiş.
Bu açıklamaların ardından oturup şöyle dememiz mi bekleniyor:
‘Demek ki 367 kararı, herhangi bir baskı altında değil, tamamen hukukun sınırları içinde alınmış.’
Burada en büyük hata, bu tartışmayı herhangi bir mahkeme üyesi üzerinden yürütmek. Oysa doğru olan, o dönemin atmosferini ve bunun mahkeme başta olmak üzere tüm kesimler üzerinde uyandırdığı etkiyi görmek.
Diyelim ki o günlerde hiçbir mahkeme üyesi, herhangi bir çevreden, mesela askerlerden, kendisini bir şekilde devletin sahibi gören çevrelerden baskı görmedi.
Kimse herhangi bir telkinle muhatap olmadı. Hatta en küçük bir ima bile sözkonusu değildi.
Mahkemedeki odalarına kapanıp çalıştılar ve 367 kararını aldılar.
Manzarayı böyle kabul edelim.
Vicdanlarınıza sorun.
İkna oluyor musunuz?
28 Şubat döneminde her türlü yalan, dolan, iftira, psikolojik baskı, yanlış yönlendirme ve tezgahla; ayrıca tüm bunları yerine getirmeye teşne bir medya grubuyla yapılan işler hepimizin hafızasında dün gibi taze.
Hadi onları geçtik.
27 Nisan 2007’de, bir gece yarısı, berbat bir türkçeyle TSK’nın internet sitesinden siyasete meydan okunacak.
Cumhuriyet tarihinin o bildik ve millet tarafından her zaman tarihin çöplüğüne atılan tezleri bir bir sıralanacak.
Aynı tezlerin sahipleri memleket elden gidiyor diye insanları sokağa dökecek. Kalabalık istediği gibi olmayınca biri yüz sayıp manşetlere ‘milyonların tepkisi’ diye zırvalar yazacaklar.
Ana muhalefet lideri yargıyı baskı altında tutan açıklamalar yapacak.
Hukuk dünyasında ‘ne dediyse o’ edasıyla dolaşan onursal başkanlar tehditler savuracak.
Böyle bir ortamda alınan kararları kimsenin etkilemediğini iddia edeceğiz.
Ya da aksini ispat için delil arayacağız öyle mi?
Başladığım gibi bitireyim.
Bu gerçekten tuhaf bir tartışma.
Irak petrolleri ve
tatsız gelişmeler
Son dönemin en tatsız haberlerinden birisi üzerinde kısaca duralım.
Irak’ta ülkenin en zengin sahalarının bulunduğu güneyde doğalgaz ve petrol arayacak 35 şirket belirlendi. Başvuru yapmalarına rağmen listede Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve alt şirketi TPIC’in yer alamadı.
Karar Ankara’da gerçekten şok etkisi yarattı. Daha önce bu köşede size aktarmıştık. Türkiye, Irak konusunda özellikle enerji kartını elinde tutmayı hedefliyor. Nitekim bu hedef, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında da ortaya konulmuştu.
Elbette henüz her şey bitmiş değil. Süreçte yapılabilecek çok iş var.
Ancak gelinen nokta birkaç açıdan can sıkıcı. Daha can sıkıcı hale gelmemesi için de acil adımlar atılması gerekiyor.
öncelikle Ankara’nın Kuzey Irak’taki Kürt gücünü dengelemek için Bağdat merkezli olarak yaptığı işbirliği sonuç alamamış durumda. Yeniden ve sonuç alıcı bir tarzda, bir türlü istenen düzeye gelmeyen Kürt politikasını gözden geçirmesi gerekiyor. İç politikanın geldiği aşamada bu konuda adım atmak hiç kolay değil.
Yine de Kuzey Irak’ta gelişen yeni dengeler, doğru değerlendirilirse hızla Türkiye’nin de lehine sonuçlar üretebilir.
Tatsız bir gelişme ve ciddi bir kriz var. En azından bunu bir fırsat kabul edip yeni adımlar atmak gerekiyor.
Gökçek’in yeni amblemi hazır
Ankara’nın camili amblemiyle ilgili ortaya çıkan mahkeme kararını daha önce size aktarmıştık.
Mahkeme bu amblemin Ankara’yı temsil edemeyeceğini, tek parti yıllarını çağrıştıran bir metinle ortaya koymuştu.
Peki tartışmaların odağındaki isim Melih Gökçek ne yapacak?
Hemen söyleyelim. Yeni bir amblem hazırlatıyor.
Söz verdiğim için ayrıntılarını aktaramıyorum.
Ama şimdilik şu kadarını söyleyeyim.
Hayli şaşırtıcı bir tasarımla karşımıza çıkmaya hazırlanıyor Melih Gökçek.