Medyatik dezenformasyon
İç ve dış politikada kamuoyu amansız bir medyatik dezenformasyonla karşı karşıya. Meselâ Amerikan İkinci Başkanı Joe Biden, Afganistan savaşının El Kaide militanlarının bölgesinde nükleer silâhlara sahip ülkelerden biri olan Pakistana saldırılarından ve Pâkistan yönetimini devirmekten kurtarmak için olduğunu söylüyor.
Bu gerekçeyle bir milyon sivilin katledildiği Afganistanı işgal edip Iraktaki gibi işgale karşı direnen birçok direnişçiyi yok ettiklerini yüksünmeden ikrar eden Obamanın Yardımcısının bu sözleri, ABDnin Iraka saldırısı bahanesine benziyor.
Bilindiği gibi bizzat Bushun isnadıyla Irakın El Kaide örgütü ile işbirliği ve nükleer silâha sahip olduğu ileri sürülmüş; Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bu hususları işgalin gerekçeleri olarak krokilerle bütün dünyaya anlatan dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell, daha sonra bütün bunların uydurma olduğunu itiraf etmişti.
Böylece hâlen devam eden, iki milyondan fazla sivilin öldürüldüğü, dört milyonun evlerinden, yurtlarından edilerek perişan edildiği kargaşa ve kaos içine sürüklenen Müslüman komşu Iraka saldırı ve işgalin resmî gerekçelerinin yalan olduğu bizzat yalanı yayanlar tarafından itiraf edilmişti
Medyanın tek sütunla, çoğunun görmezden gelerek geçiştirdiği bir diğer haber, CIAnın İslâm ülkelerinde çeşitli paravan ve taşeronlarla iç çatışma ve içsavaş provalarını yaptırması. Aynen Pâkistanda belli aralıklarla peryodik olarak her defasında onlarca insanın hunharca katledildiği Sünnî ve Şîi camilerinin karşılıklı bombalanarak ülke içinde mezhep çatışması fitnesinin tahriki gibi, İranda da kanlı provokasyonlarda bulunması
KANLI-KİRLİ İŞLERİ ÖRTBAS!
Geçtiğimiz hafta 10 Muharrem Aşure gününde Çabahar kentinde Kerbela şehitlerine camide dua okuyan cemaate düzenlediği saldırıda kırka yakın kişiyi öldüren Cundullahın CIAnın terör eylemleri, bombalama, silâhlı uyuşturucu kaçakçılığı gibi kanlı ve kirli işlerde kullandığı terör örgütü olduğu, daha önce Irakta Şîi ve Sünnileri birbirine kırdırma oyununu bu kez İranda tezgâhladığının ortaya çıkması, bunun bir misâli
Bu arada kriptolarda ABDnin Türkiyeyi İran, Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgede bilgi toplamak için bir istihbarat üssü olarak kullandığı, gözden kaçırılanlardan.
Bu bağlamda, sene başında bir bilim adamına yapılan suikasttan sonra İranın nükleer programının mimarı iki fizikçi bilim adamının önceki hafta yeni bir suikasta kurban gitmelerine karşı, İranın yeni Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihînin Uluslararası Atom Enerjisi Başkanı sıfatıyla, şüphelerin İsrail istihbarat servisi Mossad üzerinde yoğunlaştığını bildirmesi, dikkat çekici.
Ve bu durum, 30 Kasım 2007de düşen İstanbul - Isparta uçağında hâlen davası devam eden vefat eden 7 mürettebat ve 50 yolcu arasında Türkiye için çok önemli stratejik projelerde çalışan nükleer fizikçi bilim adamlarının bulunmasını hatırlatıyor.
Bilindiği gibi fizik konulu bir konferansa katılmak için Ispartaya giden uçakta, Cenevrede 1954 yılında 12 Avrupa ülkesinin ortak girişimi ile kurulan ve bir nükleer araştırma merkezi olan Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkezinde (CERN) yürütülen atlas deneyinde ve aynı zamanda karanlık madde arayan CAST deneyinde de çalışan Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Engin Arıkla birlikte iki profesör, bir doçent, iki araştırma görevlisi ve bir yüksek lisans öğrencisinden oluşan altı kişi hayatını kaybetmişti.
Bu sebeple, kaza, Eşref Bitlisin uçağının düşmesi gibi yabana atılmayacak istifhamları taşımakta. Uçaktaki bilim adamlarının Türkiyenin toryum rezervlerinde dünyada ikinci sırada olduğu, bu rezervin iyi değerlendirilmediği, devreye sokulması halinde Türkiyenin petrol ya da doğalgaz almaya gerek kalmayacağı, nükleer enerji çalışmalarında uranyum yerine toryum kullanılabileceği açıklamaları, pilot hatası ve teknik ârızanın bir saptırma ve uçağın olayın sabotaj olabileceği ihtimalini kuvvetlendirmekte
PSİKOLOJİK SAVAŞTA İŞBİRLİĞİ
Bu arada daha önce Amerikan Savunma Bakanlığının bünyesindeki Amerikan Özel Operasyonlar Komutanlığının başta Türkiye olmak üzere müttefiki ülkelerde basın-yayın organlarında Amerikan yanlısı haberler çıkması için yüz milyonlarca dolar teşvik primi dağıttığı, Wikileaks belgelerinde ifşa edildi.
Gerçek şu ki psikolojik savaşla yönlendirme ve dünyadaki işgal ve zulümlerine mukabil ABDnin propagandasını yapma hesabına Pentagonun üç firma tarafından yürütülen kampanyaya 400 milyon dolar ayırdığı ve bunun büyük bir kısmının gazetecilerle işbirliği yapan Amerikan Elçiliğince gazetecilerle bu süreçte Amerika lehindeki yayınlara ve yazarlara verildiği, Amerikan gazetesi USA Todayda yer almıştı.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkökün bundan yedi yıl önce -8 Ocak 2003te Aslan Buluta-, Amerika böyle bir olaya başladığında, iki üç önceden başlıyor. Belli yazarları maaşa bağlıyor, belli yazarlara yazılar yazdırıyor, kitaplar yazdırıyor, medya kuruluşları vasıtasıyla psikolojik harekâtlar yapıyor tesbiti, bunun ifâdesi. (Yeniçağ, 2.11.2010)
İlginçtir; bütün bunlar medyada pek yer almayarak politik dezenformasyonlarla teğet geçilmekte
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.