Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan 2011 bütçesinin kabulü oturumunda konuştu. Her söylediği ilgi çeken bir hitâbet üstâdıdır. Ama bu defaki nutku merakla bekleniyordu. Hem iç, hem dış mihraklarca... Söylevinde hem Türkiye devletinin çerçevesini, olurlarını ve olmazlarını çizdi, hem de önümüzdeki 12 yılda alacağımız mesafeyi anlattı. 3 defa Büyük Türkiye lafzını telaffuz etti.
12 yıl sonrası 2023’tür. Cumhuriyet’in 100. yılı. Bu tempoyu sürdürebilirsek, o yılda Büyük Türkiye hedefine ulaşacağımıza inanıyorum. Fütürolog olarak iyice tenkit süzgecinden geçirmeden beni inandırmak zordur. Kesin kanaatimi yazıyorum. Muhalefetin eleştirerek istediği daha fazla, daha çağdaş demokrasi de, ekonomik ve kültürel gelişme ile paralel şekilde ve daha da önce gerçekleşecektir.
Türkiye, dünya devleti olacaktır. Olmalıdır. Buna mecbur ve mahkûmuz. Büyük devlet statüsünde bin yıl geçirmiş bir milletiz. Aşağısına razı olmayız. Büyük Türkiye’nin, bugünkü sınırlarımız içinde gerçekleşeceğini tekrar tekrar yazıyorum. Ki dost düşman ürkmesin.
Sayın Başbakan, terör örgütünün emir ve komutasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan gruba da gereken cevabı verdi. Net konuştu. Diyarbakır panelinde ortaya atılan devlet nedir bilmeyenlere mahsus, epeyce komünizan, demode, gerçekleşmesi imkânsız olduğu için Kürt vatandaşlarımızı olumsuz, tehlikeli, yaramaz mecralara sürükleyecek kandırmaca teklif ve istekler, Başbakan tarafından reddedildi. Zaten muhalefet partilerince de reddedilmiştir.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, kurultay konuşmasındaki vaadlerinin gerçekleştirilemez olduğunu, Sayın Başbakan, hakaret etmeksizin, fakat dosdoğru beyan etti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihî karakteri ve icraatı hakkında çizdiği tabloya da katılıyorum. Zaten o dönemleri derinlemesine yaşadım.
5 ay sonrası için, seçim sath-ı mâilinde, seçimlere has ve mahsus atmosfer oluşacak. Bu seçimin sıradan değil, Türkiye’nin yakın geleceğini çizecek karakterini vurgulamak isterim.