Cumhurbaşkanı Gül’e Kürtçe sözlük...
Milli Güvenlik Kurulu yılın sonunda bir kez daha devletimizin malum ezberini tekrarladı:
Tek bayrak!
Tek millet!
Tek vatan!
Tek devlet!
Ve de resmi dil Türkçe!
Tamam mı, şimdi rahat mısınız? Yeni yıla iç huzuruyla girecek misiniz?
Kim bilir kaçıncı kez iman tazeliyorsunuz.
Peki değişen nedir?..
Kaçıncı ‘Kürt isyanı’ yaşanıyor?
Cumhuriyet’in kuruluşundan beri Güneydoğu’da dağa taşa, Kürtlerin gözünün içine soka soka “Ne mutlu Türküm diyene” diye yazmadınız mı?
Türk bayraklarının en büyüklerini dalgalandırmadınız mı?
Kürtçeyi yasaklamadınız mı?
Hapishane ziyaretlerinde Kürtçe konuşma yasağını daha bu yıl kaldırmadınız mı?
Seçim dönemlerinde Kürtçe propaganda yasağını daha bu yıl iptal etmediniz mi?
Ama siyasal parti toplantılarında, kongrelerinde Kürtçe yasağını hâlâ devam ettirmiyor musunuz?
Kürt kimliğini inkâr etmediniz mi? Kürt kimliğine sahip çıkanı hapse atmadınız mı?
İşkencehaneler, idam sehpaları kurmadınız mı?
Kaç kez darbe yapmadınız mı, muhtıra vermediniz mi, birlik, beraberlik, bütünlük nutuklarıyla?
Peki ya sonuç?..
Türkiye’nin geldiği nokta nedir ki? Ezber yinelemekle, iman tazelemekle bu ülke çıkmazdan kurtulabildi mi?
Evet diyebilir misiniz?
Bakın, Cumhurbaşkanı Gül dün Diyarbakır’da Türkçe ve Kürtçe hoş geldiniz pankartlarıyla karşılandı.
Şimdi bu ‘iki dillilik’ mi?
Ya da Kürtçe seçmeli ders olsa, Türkçe resmi dil olmaktan çıkacak mı? Kürtler kendi anadillerinde de eğitim görseler, Türkçe resmi dil olmaktan çıkacak mı?
Ülke bölünecek mi, parçalanacak mı?
Fransa’ya bakın.
Britanya’ya bakın.
İspanya’ya bakın.
Daha o kadar çok örnek var ki.
Ama biz farklıyız, bizim koşullarımız özel, öyle mi?
Yanılıyorsunuz.
Ezberleriniz, resmi klişeleriniz bunca yıldır sizi yanıltmaya devam ediyor.
Ne yazık ki öyle.
Bu ülkede eğer gerçekten barış istiyorsanız, eğer içtenlikle demokrasi, insan hakları ve özgürlükler düzeni diyorsanız, o zaman hiç olmazsa vicdanınızın sesine kulak verin.
O ses, eminim, insanların ‘anadili’nin kutsal olduğunu size söyler. İnsanın anadiliyle bağını koparmaya çalışmanın insanlığa karşı suç olduğunu size söyler.
Hiç kuşkunuz olmasın:
İnsanın kendi anadilinde eğitim görmesini engellemek günümüzde en temel insan haklarından birini çiğnemektir.
Yoksa farkında değil misiniz?
Kürt sorunu varsa, PKK tarih sahnesine çıkmışsa, bunca kan ve gözyaşı dökülmüşse, bunların en dibinde Kürtlerin anadilleriyle bağını koparma çabası yatar, yani Kürt kimliğinin inkârı yatar.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Cumhurbaşkanı Gül’e dün makamında Kürtçe-Türkçe bir sözlük hediye etti.
Onca yıl Kürdü ve Kürtçeyi inkâr etmiş bir devletin başına herhalde bundan daha anlamlı bir yeni yıl hediyesi olamazdı.
Bunca dersten sonra şimdi de, “Kürt var, Kürtçe var ama Kürtçe eğitim olamaz!” mı diyorsunuz?
İnandırıcı olamazsınız.
Kürt sorunu bu ülkenin en temel, en yakıcı sorunudur.
Bu sorunun içinden çıkılmaz hale gelmesinin altında, devlete ait birtakım ezberlerin ve resmi klişelerin arkasına sinmek yatar.
Lütfen, hiç olmazsa özgür tartışmanın, ifade özgürlüğünün önünü tıkamayın.
Herkes her şeyi istediği gibi serbestçe konuşsun, tartışsın.
Korkmayın!
Bugüne kadar yaşanan acıların altında demokrasi korkusu yatıyor çünkü...
Bu korkudan kurtuldukça, barışın yolu açılacak.