Dağların fareleri ve büyükler !
Denizlispor’un, Fenerbahçe’ye, Büyükşehir Belediyespor’un, Galatasaray’a, Rizespor’un da Beşiktaş’a birer azizlik yapıp yapmayacağı şeklinde sorular “Hayır” şeklinde cevaplandı. Hatta hatta Ankaraspor’un, Fenerbahçe maçındaki performansı da Sivasspor’un bir kazaya uğrayabileceği beklentileri oluşturmuştu.
Ama olmadı. Fenerbahçe, karşısında komik bir savunma kurgusu ile dizilen Denizlispor’u elini kolunu sallaya sallaya yendi. Hem de oynamadan, fazla pozisyona giremeden… Oysa kırk yıllık Selahattin’den sağ bek, yine kırk yıllık Hasan Yiğit’ten ve bir orta alan oyunculuğundan başkasını becermesi mümkün olmayan Fatih’lerden birinde de tandem, yine orta alan oyuncusu olan diğer Fatih’ten en uç oyuncusu yapan Güvenç Kurtar’a rağmen Fenerbahçe, kendi bölgesinde pas gevezeliği yapınca, en az yarım düzine atabileceği maçı neredeyse sıkıntı ile bitirecekti. Semih girdikten sonra organize ataklar yapabilen Fenerbahçe, santraya kadar çıkıp kalecisini kış ortasında üstü açık yatan adam durumuna sokan Denizlispor’a karşı, o bölgeyi uzun ve derinliğine toplar kullanma akıllığını gösteremediğinden ilk yarıya ancak tek gol sığdırabildi. Peki, bunu kim söyleyecekti? Stajyer Zico ve büyük beyin Alex… Ama onlar kalabalıkta pas komedisinin devamını yeğlediler…
Beşiktaş, Rizespor karşısında yenik düştüğü maçı kopardı. Rize takımı tam anlamıyla eski tip mahalle oyuncuların çoğunluğu yüzünden lig biterken bile hâlâ takım olamamış… Cisse-Tello ikilisinin kenarlarda Serdar ve Aydın’la desteklenmesi, Nobre’nin çırpınışları Holosko’dan yardım bulmayınca, pozisyonlar rakibin ceza alanına kadar gelip orada eridi. Delgado’nun girişi Beşiktaş’ın topla rakibin üzerine taşınmasını sağladı ama, Aydın’ın çıkışı Beşiktaş’ın sol tarafının da felç olmasına çanak tuttu. Rizespor’da ehil oyuncu olmadığından o taraf sadece sallandı ama yıkılamadı. Ne zaman ki, galibiyet golü geldi, Sedef o tarafa alındı… Bu ne biçim teknik adamlık böyle…
Galatasaray, çok korktuğu maçı çok kolay geçti. Arda’nın faul golünden sonra fazla adamlı orta alanıyla müthiş bir pres uygulayan Galatasaray, rakibin genelde iyi pas yapabilen orta alanını oyundan düşürdü. Bu arada Abdullah Avcı’nın, ilerde top tutan Adriano’yu kulübeye hapsedip, Necati ve İbrahim Akın’la hücum gücü kurması da anlaşılır gibi değildi. Lincoln tek uç adamının arkasında görevlendirilince, hem rakip kaleye daha yakın oynadı, hem de çok gerilere gitme zorunluluğunda kalmadığından diri biçimde oyunu bitirebildi. Tek uç adamlı, arkasında Linconl’lü formül bu günkü kadro potansiyeli ile Galatasaray’ın tek oyun formülüdür. Bunu daha sezon başlamadan defalarca yazıp, söyledim… Şimdi bazı arkadaşlar da aynı yere geldiler. Hatta Galatasaraylı teknik adamlar bile… Olsun… Yine de aşamadır. Bir farkla, benden dokuz ay sonra…
Sivasspor’un, diri ve dişli rakibi karşısında bu defa da hata yaptı. Biz, üç Büyüklerle oynarken, hem Yıldız’ı, hem Mohamed’i, hem de Cvetkov’u oynatma dedik, Bülent hoca bunu Ankaraspor’a karşı uyguladı… Yanlıştı… Cvetkov oyuna girince rakibin çıkış cesareti kırıldı ve galibiyet geldi.
Görüldüğü gibi bu defa üç Büyükler kısmen doğruların yanında olurlarken, rakipleri yanlışlar içindeydi… Yani kritik haftada dağlar fareler doğurdu… Ve bence Beşiktaş hariç, şampiyonluk yarışı için üçlü müthiş bir kenetlenme oldu…öyle ya Galatasaray-Fenerbahçe ve Sivasspor- Galatasaray maçları var…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.