İngiltere’de bir araştırma merkezinde Türk - Arap ilişkileri üzerine çalışmalar yapan kıymetli bir dostum, iki ay önce Kuveyt’te buradaki bazı sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak Türk - Arap İlişkileri konulu bir sempozyum düzenlemek istediklerini söylediğinde sevinmiştim. O zaman sempozyumun ön projesiyle ilgili uzunca bir fikir alışverişinde bulunduk. Sonrasında da zaman zaman bu konuda irtibatımız ve fikir alışverişimiz oldu.
Sempozyumun hazırlık çalışmaları devam ederken Kuveyt’in hayır çalışmalarına destek amacıyla başlatılan ve tıpkı Nobel ödülü gibi geleneksel hale getirilmesi amaçlanan Uluslararası Şehid Şeyh Fehd el-Ahmed Hayır Ödülü’nün bu yıl Türkiye Başbakanı R. Tayyib Erdoğan’a verildiği açıklandı. Erdoğan’ın kendisine bu ödülün takdimi vesilesiyle Kuveyt’i ziyaret edeceği sırada Türk - Arap İlişkileri Sempozyumu’nun açılışına katılabilmesi için sempozyum da aynı günlere denk getirildi. Böyle yapılması gerçekten programın verimli olmasını ve mesajın da geniş bir kitleye ulaştırılmasını sağladı. Ben de Türkiye’den birçok kıymetli arkadaşımla ve dostumla birlikte söz konusu programlara katılmak üzere 10 Ocak Pazartesi sabaha doğru Kuveyt’e geldim. Aynı günün akşamında Erdoğan’a ödül takdimi töreni vardı. Ertesi günün sabahında da Türk - Arap İlişkileri Sempozyumu başladı. Ödül töreninde yaptığı konuşmada Arap dünyasına gerçekten önemli mesajlar veren Erdoğan ertesi gün sempozyumun açılışında da etkileyici bir konuşma yaptı. Başbakan buradaki açılış programından sonra beraberindeki kalabalık ekiple birlikte Katar ziyareti için Kuveyt’ten ayrıldı. Başbakanın ekibinde yer alan gazeteci arkadaşlar da onunla birlikte yola çıktılar. Biz Türk - Arap İlişkileri Sempozyumu’nun diğer oturumlarına katılmak üzere Kuveyt’te kaldık.
Gazetemizin kıymetli yazarlarından Hasan Karakaya ile başbakanın ödül töreninde birlikteydik. Fakat o Başbakanın ekibiyle birlikte Katar’a gitti biz Kuveyt’te kaldık.
Başbakanın, ödül töreninde ve sempozyumda yaptığı konuşmalarda önemli mesajlar vardı. Hem bunlarla ilgili notlarımızı ve tespitlerimizi, hem de sempozyumdan aldığımız bazı kısa notları aktarmak için bu haftaki yazılarımızı Kuveyt ziyaretimize ayıracağız. Fakat konu kapsamlı olduğu, Arap - Türk ilişkilerinin geliştirilmesi de başlı başına bir alan oluşturduğu için bizi izleyenlere notlarımızı iletmek amacıyla Allah izin verirse yarın (14 Ocak Cuma) Özel FM’de yayınlanacak Dünya Döndükçe programını da bu konuya ayırmayı düşünüyorum. Bu programımızın sesli kaydını web sitemizden (www.vahdet.com.tr) dinlemeniz, bilgisayarlarınıza çekmeniz ve yayınlamanız mümkündür.
Burada öncelikle ödül için hatalı bir isimlendirme ve ona dayandırılan isabetsiz eleştirilerle ilgili düzeltme yapmayı faydalı görüyorum. Ödülün adı “üstün Müslüman ödülü” filan değil; “Uluslararası Şehid Şeyh Fehd el-Ahmed Hayır Ödülü”. O da emirin kardeşi olan ve Saddam’ın Kuveyt işgali esnasında öldürülen Fehd el-Ahmed es-Sabah adına başlatılan bir ödül.
Erdoğan’ın Kuveyt ziyareti burada bayağı yankı buldu. Yoğun bir programımız olduğu için Türkiye medyasını etraflıca inceleme fırsatı bulamadım. Ama Internetteki haber sitelerinden gördüğüm kadarıyla Türkiye medyasında aynı derecede yankı bulmuş değil. Kuveyt gazeteleri ziyarete, Başbakan Erdoğan’ın konuşmalarına, Kuveytli yetkililerin bu vesileyle yaptığı açıklamalara sayfalarca yer verdiler. Başbakanın ekibi içinde yer alanlardan bazı ileri gelen şahsiyetlerle ayrı ayrı görüşmeler yaparak onları da haber yaptılar. Bu da Arap dünyasında Türkiye’yle ilişkilerin geliştirilmesine oldukça ilgi gösterildiğini ve önem verildiğini ortaya koyuyor.
Kuveyt Marriott Hotel’in Raye (Bayrak) Salonu’nda düzenlenen törenin ilk konuşmacısı söz konusu ödül organizasyonunun fahri başkanı ve Kuveyt Başbakan Yardımcısı Ahmed el-Fehd es-Sabah idi. Bu zat konuşmasında terör suçlamalarının hayır işlerinin önünü kapatamayacağını ve kendilerinin bu tür çalışmaları destekleyeceklerini ifade etti. Ahmed el-Fehd, suçlamaların bu konudaki çalışmalarına engel olamayacağını ve bu çalışmaları gizli değil, açıktan, herkesin gözü önünde yapacaklarını söyledi.