Atina-Ankara: Al birini, vur birine!

Atina-Ankara: Al birini, vur birine!

Azınlıklarımıza fevkalâde hoyrat ve hak-nâşinas davranıyor ve bunu son zamanlarda artık şükürler olsun ki rahatça da dile getirebiliyoruz. Meselâ Rum yurddaşlarımıza karşı nesillerdir uyguladığımız zulmü tavsîf etmek için “rezillik” kelimesinden daha nâzikânesi pek aklıma gelmiyor.

Fakat acabâ Batı komşumuz ve dostumuz Yunanistan kendi Türk azınlığına nasıl davranıyor?

“Det iz dı kuvesçın!” Rahmetli Hayrünnisâ Halamın dediği gibi. Mûmâileyhâ püyonoyla pek de güzel Rum havaları tıngırdatırdı. Neyse, konumuz o değil.

Size küçük bir hikâye anlatmak istiyorum. Yaşlıların da tefehhüm edebilmesi için eski lisanla tekellüm edecek olursak “Je veux vous raconter une petite histoire.”

Hâlen Batı Trakya’da Türklerin iki kayda değer haftalık gazetesi var: İskeçe’de yayınlanan “Millet” Gazetesi ve Gümülcine’de çıkan “Gündem” Gazetesi.

İkisinin de tirajı bin dolayında. Günlük gazete yok.

Şimdi “kayda değer” gazetelerin hâli buysa varın daha az “önemli”lerinkini kendiniz kıyâs edin! Zâten ikisi de üçer kişiyle intişâr ediyor. Binâları, matbaaları filan da tabii Hak getire!

Birkaç ay önce “Millet” Gazetesi 60.000 (yazı ile: Altmışbin!) avro ve “Gündem” Gazetesi de 90.000 (yazı ile: Doksanbin!) avro tazmînâta mahkûm edildi! “Millet”in mahkûmiyet gerekçesi de aşağı yukarı aynı olduğundan ben size “Gündem”in sergüzeştini özetleyeyim:

Dört yıl önce o zamanki Yargıtay Başsavcısının Kızı Hara Nikopulu, kendi isteğiyle Büyük Derbent Azınlık Okulu’na tâyîn olunuyor. Olunur olunmaz da Türklerle itişmeğe başlıyor. Önce sünnet çocuklarının kollarına hediye olarak takılan, üzeri Atatürk tasvirli Cumhûriyet altınlarıyla ediniyor. “Şoke” oluyor. Sonra “Ben Türk’üm!” diyen çocuklarla ve sonra da 25 Mart Yunan Bağımsızlık Bayramı’nda Türk kızlarına şu şiiri ezberletiyor:

“Kasabın oğlakları önüne koyduğu gibi koy adam yiyici Türkleri o ödlerini patlatan Levend Kaptanımızın önüne!” Yâni koy ki o da onları oğlak gibi kıtır kıtır kessin!

Netîceten, bu tür kavgalar sonucu Hara Nikopulu Hanım mahkemeye başvurup bunların haberini yapan “Gündem”den tazmînât taleb ediyor ve alıyor da! Şimdi dâvâ temyizde. Gazete’nin eti-budu da ortada, anlatdım.

Bayan Nikopulu’nun kanaatince tek çözüm Türkçe ve Türk kültürü derslerinin derhâl lâğvedilip “yeni nesle” Yunanlılık bilinci aşılanması!

Demek istediğim, bizler burada, yok efendim, Sultan Süleyman Hurrem’i (Hürrem değil! ) orasından mı burasından mı öpmüş gibi “mühim millî” meselelerle uğraşırken Batı Trakya’da 150.000 Türkün de anası ağlıyor!

Yâni, evet, Rum çocuklarına “Türk’üm, doğruyum” zırvasını söyletmeyelim ama onlar da lütfen Türkleri “oğlak gibi” kasap satırı altına yatırmasınlar!

Daha katedilecek çok müşterek yolumuz var, çoook!

NOT: Oktay Ekşi Ağabeyimiz “Akşam”a demiş ki “Zülfü Lîvâneli’ye çok kırgınım. Bana ‘küfürbaz’ diye küfretdi. Sordum, inkâr etdi ama bir araştırıp bana döneceğini söyledi. Kasım’dan beri dönecek.”

Dönmez! Çünki hep döner...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi