Tunus ve biz
Tunus’u, İspanyol işgali dehşetinden ve onlarla müttefik dejenere olmuş yerli hanedan rezaletinden biz Osmanlı Türkleri kurtardık. Önce Karamanlı Kemal Reis bu sulara geldi ki, gelmiş geçmiş dünyanın en büyük oseonograf ve kartograflarından (denizler ve harita bilgini) Pîrî Muhyiddîn Reîs’in amcasıdır. Sonra Oruç Reis, kardeşi Hızır Reis’le geldi. Ve Tunus maceramız, Avrupa çapında önem kazandı. Hızır Reis, Kapdân-ı Deryâ Barbaros Hayreddin Paşa olarak, Donanma-yı Hümâyûn’un başına geçti. Amerika kıt’asının da sahibi İspanya kralı ve Almanya imparatoru Şarlken, Tunus’a geldi. Şehirdeki 100.000 Arap ve Berberî’yi öldürdü.
Turgut Reis (Paşa), Tunus ülkesinin üçte ikisini fethetti. Kuzeydeki Tunus şehrini de talebesi Kapdân-ı Deryâ Kılıç-Ali Paşa, büyük mukavemet gösteren İspanyollardan aldı. Tunus, amirallerimizce yönetilen 4 bahriye eyaletimizden biri oldu.
1881’de Fransa, 1878 yıkımı ile sarsılan Osmanlı’nın savunamadığı Tunus’u hayâsızca işgal etti. Diğer Avrupa devletlerinin olurunu almıştı. Ama Fransa’nın lütfu (!) büyük oldu, şöyle: Ülkeyi sömürge değil, protektora (himaye) rejimi ile, Hüseynî ailesinden paşalarımızı “Tunus Beyi” kabûl ederek yönetti. Yani Cezayir’in başına gelen sömürge rejimi uygulanmadı.
Habîb Burgiba, Tunus’u Fransa’dan kurtardı. Sosyalist Arap milliyetçisi idi. Mısır’da Nâsır’ın Kavalalı hanedanına uyguladığı aynı gerekçe ile, yani Türk olduğu için Hüseynî hanedanına son verdi. Ama Türk bayrağını değiştirmedi. Halbuki Mısır, Türk bayrağını değiştirmişti.
Tunus İhtilâli, gelişerek devam ediyor. Mısır’da 82 yaşındaki Hüsnü Mübârek’i, hattâ Fas ve Ürdün krallarını etkileyeceğinden korkuluyor ki hem Fas, hem Ürdün kralları Hâşimî hanedanlarından geliyorlar, yani Peygamberimiz’den iniyorlar (İkisi de Alî Evlâdı, Fas Mâlikî ve Ürdün Hanefî Sünnî mezheplerindendir). Petrol ayrıcalığının güvencesini taşıyan Muammer Kaddâfî dostumuz ise “Libya gibi Tunus da halk demokrasisi ile yönetilse idi böyle olmazdı” açıklamasında bulundu.
Demokrasi dışı yönetimler, Şark ülkelerinin hâlâ kurtulamadığı bir illettir ki Avrupa da ancak iki etapta 1945 ve 1990’da tamamen sıyrılabildi. Türkiye, çağdaş demokrasi sahibi ilk Müslüman devlet sıfatıyle örnek oluşturmalıdır. Bir tarihî misyonumuz da budur. Az eksiğimiz kaldı. Aman bir sakarlık etmeyelim. Tunus’a da kültürel ilgi gösterelim. Lehçelerinde binlerce Türkçe kelime var. Türk mimari eserleri himmetimizi bekliyor. Klasik Türk Musikisi, Tunus’ta hâlâ geçerlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.