Umreye gidebilmek için geçici nikah caiz değildir
Umreye gidebilmek için, umre dönüşü ayrılmak üzere muvakkat nikah yani geçici evlilik caiz değildir. Çünkü, müddeti ister uzun olsun ister kısa olsun, ister malûm olsun ister meçhul olsun, muvakkat nikâh batıldır. Ancak iki tarafın da yaşaması mümkün olmayan, meselâ bin yıl veya kıyamet kopana kadar gibi bir müddetle kıyılan nikâh sahih olup, geçerlidir. Sözü geçen vakitlerin bir hükmü kalmaz. (Alemgir, el-Fetava'1-Hindiyye, 1/283.)
İbadet isteğinde şiddet göstermemek lâzımdır. Çünkü Ebu Ümame (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V) efendimiz:
"Farz olmadığı halde bir kısım zahmetli işlere azmederek kendinize zorluk çıkarmayın, yoksa zorluğa uğrarsınız." (Ebû Davud, Edeb:52, No:4904; 2/693) buyurdu.
Bu bakımdan uydurma bir takım nikâhlarla, dini oyuncak haline getirmekten ve gülünç duruma düşmekten sakınmak gerekir.
Şer'an seferi olmayan bir mesafede ikamet eden bir kadının umreye gidebilmesi için yanında kocasının veya mahreminin bulunması şart değildir.
Önemli not: Yukarıda da belirtildiği üzere, Hanefî ve Hanbeli mezhebinde, yanında kocası veya bir mahremi olmaksızın kadınların, dinen seferilik sayılan bir mesafeye yolculuk etmeleri caiz değildir. Hammâd, İbnî Sirîn, Evzâî, Şafii ve Maliki mezhebinde ise bir kadın, kafilede haram-helal konusunda titiz olan salih insanlarla veya güvenilir kadınlarla birlikte farz haccı yapabilir. Ancak bu ruhsat sadece farz haccın edası için geçerlidir. Sayıları çok da olsa, yanında kocası veya mahremi olmadan, kadınların nafile hac veya umre için yolculuk yapmaları, Şafii ve Maliki mezhebinde de caiz görülmemiştir. (Kâsânî, Bedâius-Sanâî', 2/123; İbn-i Kudâme, el-Muğnî, 4/367; Abdülgânî, İrşâdüs-Sârî, 37)
Umrenin fazileti
Gücü yetenlerin yapacakları bu umre ibadetinin fazileti gerçekten büyüktür. Müslümanın dünya ve ahiret hayatı bakımından büyük bir dönüm noktası olan umre, samimi ve ihlaslı bir şekilde yerine getirilirse, kendisinden önceki günahları yok edip Müslümanı günahlarından arındırır, kalpteki pasları giderir. Çünkü umre boyunca devamlı maddi ve manevi kirlerden temizlik yapılır. Bedenî kirlerden tam bir temizlik yapıldığı gibi, günah kirlerinden de bütünüyle bir temizliğe girişilir. Umrenin günahların affına vesile olacağını Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Bir umre, kendisiyle öbür umre arasında işlenmiş günahlar için kefarettir." (Buhari, Umre:2, No:1683, 2/629; Müslim, Hac:437, No:1349, 2/983; Nesei, Hac:5, No:2629, 5/115; Tirmizî, Hac:90, No:933; İbn-i Mâce, Menâsik:3, No:2887) buyurarak haber vermektedir.
Bu hadis-i şerif, umrenin ne derece faziletli bir ibadet olduğunu anlatmaya yeter.
Umre, umre yapan kimsenin ALLAH Teâlâ katındaki değerini, derecesini yükseltir, cenneti kazanmasına vesile olur ve onu ahlâken olgunlaştırır. Çünkü umre yapanlar, "Duyûfur-Rahmân" yani "Rahman'ın misafirleri"dir. Evet, gerçekten de umre yapanlar ALLAH Teâlâ'nın birkaç günlük veya haftalık en kıymetli misafirleridir. Hiç şüphesiz bundan daha şerefli bir misafirlik olur mu? Böyle bir misafirliğe kabul edilmek, büyük bir nasiptir. Umre yapanlar, bu misafirliğe kabul edilmekle büyük bir nimete kavuşmuş bulunuyorlar. Dolayısıyla umreci, bu kıymetli zamanını, önce kendisinin bir misafir olduğunu, hem de Rabbisine misafir olduğunun bilinci içerisinde geçirmelidir. Ayrıca gerek hâne sahibine karşı, gerekse O'nun diğer misafirlerine karşı saygı ve hürmette kusur etmemelidir. ALLAH Teâlâ, misafirlerinin içtenlikle yapacakları duaları asla geri çevirmez. Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Hacılar ve umre yapanlar, Müslümanların ALLAH Teâlâ'ya gönderilmiş temsilcileri, ALLAH Teâlâ'nın misafirleri, ALLAH Teâlâ'nın evinin ziyaretçileridir. Kendisine dua ederlerse, dualarını kabul eder, O'ndan afv ü mağfiret, bağışlanma dilerlerse, onları bağışlar, affeder." (İbn-i Mâce, Menasik:5, No:2892, 2/966; Nesâî, Hac:4) buyurmuşlardır.
Görüldüğü üzere umrede yapılan dualar ve tevbeler kabul görür. Böylece bu ibadeti îfa edenler, işlemiş oldukları hata ve günahlarından arınarak hayata yeni bir canlılık ve şuurla dönerler.
Umre: "Hacc-ı asgar" yani küçük hac'dır. Çünkü Amr b. Hazm (R.A.)'dan rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Umre, küçük hacdır." (Hakim, Müstedrek, 1/552, No:1447) buyurmuştur. Yani hacdaki bereketler, semerler ve faziletler sayı bakımından az olmakla birlikte aynısı umrede de vardır.
Makbul umre, en faziletli amellerdendir. Çünkü Ebû Kılabe (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"En faziletli amellerdendir... Mebrur yani makbul umre." (Beyhekî, Şuabül-İman, 1/56, No:22) buyurmuşlardır.
Mebrur yani makbul umre: ALLAH Teâlâ'nın rızasına uygun bir şekilde eksiksiz olarak yapılan, kendisine hiçbir günah karışmayan, ALLAH Teâlâ katında makbûl, kabul olunmuş umre anlamına gelir. Mebrûr umre, zihnen, kalben, fikren yanlış duygu, düşünce ve günahlardan arınma, temizlenme ve kurtulmayı ifade eder. Gerçekten umreye giden pek çok insan, günahlarına tövbe edip kötülüklerini terk etmek suretiyle dinî ve ahlâkî hayatında bir dönüşüm geçirmektedir. Umre yapmış kişinin; umreden sonraki hâlinin, hayatının: Umreden önceki hâlinden, hayatından daha güzel olması, yaptığı umrenin mebrûr olduğunun alâmeti kabul edilmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.