Yılbaşı, toplumsal bir isyandır 7
Bu hadis-i şeriften anlaşılıyor ki: Müslümanların İslâm dışı diğer bayramları kutlaması, bunlara iştirak etmesi ve ALLAH Teâlâ’nın bildirdiği gerçekleri yalanlayan veya onlara uymayan düşüncelerin ürünü olan fiillerin kutlama günlerini; Müslümanların da bayram olarak kabul etmesi, küfre destek olmaktan başka bir manâ ifade etmez. İslâm dışı tek ve çok ilahlı dinlerin törenlerine iştirak etmek, dinî merasimlerinden bir şeye muvafakat etmek, örf ve adetlerini güzel görmek kişinin iman dairesinden çıkıp, mürted olmasına sebep olur. Binaenaleyh, noel gününde, hristiyanların diğer bayram günlerinde onlara uymak gayesi ile, onların yaptıklarını yapmak, o günlerde bayram niyetiyle çocuklara elbise almak ve pişirdikleri yemekleri yemek caiz değildir. Bu hareketler küfrü gerektirir. Ondan sakınmak gerekir... Müslümanın, bir başka dinin şiarı yani alamet-i farikası olan bir fiili kendi iradesi ile yapması küfürdür. Fukaha: Mecusilerin bayram kabul ettikleri Nevruz ve Mihrican günlerinde, bu isim adı altında hediye vermenin caiz olmadığı, verilen bu hediye bile, bugünlere tazim kasdı bulunduğu takdirde küfre, kâfirliğe düşüleceği, fetvasını vermişlerdir. Hanefilerden Allame Ebu Hafs şöyle der: Müslüman bir kimse, ALLAH Teâlâ’ya elli yıl ibadet etse, sonra bir müşrike Nevruz günü bayramını tebrik, tazim maksadıyla bir yumurta verse, muhakkak kâfir olur ve ameli de mahvolur. Aynı gün, herhangi bir tazim kasdı bulunmaksızın, insanların normal adeti üzere bir Müslümana hediye verse, kâfir olmaz. Fakat, şüpheyi yok etmek için bunu, o günden önce veya sonra vermesi gerekir. O müşriklerin herhangi bir bayram günlerinde, önceleri satın almadığı bir şeyi satın alsa, eğer bununla tazim kasd etmiş ise kâfir olur. Yok, tazim maksadı bulunmadan, sadece yemek, içmek ve zevklenmek için satın alırsa kâfir olmaz.” İmam-ı Rabbani (K.S.) Hazretlerinin bir komşusu hastalandı. Bu komşusu Hintlilere göre kutsal ve büyük olan günlere itibar edip saygı göstermiş biriydi. İmam-ı Rabbani Hazretlerini çağırdılar. O da gitti baktı ki, ölüm döşeğinde. Teveccüh etti ona, kalbindeki karanlıktan hiç bir şey gitmedi. Bir kez daha teveccüh etti, yine bir şey olmadı. Yine teveccüh etti, yine bir şey olmadı. Demek pası teveccühle temizlenmeyecek kadar kötüydü. Küfür, küfür bulaşıklıkları ve sıfatları, ancak cehennem azabı ile temizlenir. O anda ona denildi ki: “Senin teveccühünde kusur yok, adam ehl-i küfür ile arkadaşlık etmiştir, onlardan aldı ala-cağını.” Bundan sonra o şahıs vefat etti. İmam-ı Rabbani, cenazesine gideyim mi, gitmeyeyim mi diye şüphe etti, manada kendisine: “Kalbinde zerre kadar iman nuru görüldüğünden bunun sayesinde cehennemden çıkarılacaktır.” denildi. Bundan anlaşılıyor ki bir adama kolay kolay kâfir dememeli. Meselâ yeni yıl gecelerini kutlamak kâfir işlerini yapmaktır, fakat bununla kâfir olunmaz. Bir düşünün hele! Gayrımüslim bir komşunuz var. Adı Agopyan olsun mesela. Kurban bayramının birinci günü sabahı, evinizde camdan bakıyorsunuz: Bu gayrımüslim komşunuz elinde bir bıçak ve ip, bir koçun boynuzuna asılmış, avlunun bir kenarında kesmek üzere çeke çeke götürüyor. Onun hakkında ne düşünürdünüz? Belli! Bu gayrımüslim komşumuz, acaba Müslüman mı oldu? Bir de şöyle düşünün hele! Kendinizi bu gayrımüslim komşunuzun yerine koyun. Bir bakın! 31 Aralık günü ve hele hele akşama doğru bu Müslüman komşularınız, Gayrımüslimler gibi yılbaşı hazırlığında… Onlar ne yapıyorsa, aynısını yapıyorlar… Piyango bileti satan büfelerin, hindicilerin, kuruyemişçilerin önünde kuyruğa girmişler… Başka zaman eve hiç almadıkları veya nadir aldıkları meyveleri, yemişleri, çerezleri alıyorlar... Çam ağacı süslemeleri, hediyeleşmeler, tebrikler vesaire… Bu halde olan sözüm ona Müslümanlar hakkında ne düşünürdünüz? Belli! Bu Müslümanlar, acaba gayrı müslim mi oldu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.