Din dersine kim giriyor!
Haberi “habervaktim”de gördüm. Başlığı okurken “de”yi atlamışım. Zihnim beni hemen 70-80 yıllık bir zaman yolculuğuna çıkarıverdi...
Din dersine giren her hangi bir öğretmen değil, Atatürk!
Şaka değil! 1920’lerde mi, 1930’larda mı?
Hazret malum, çat kapı derslere girmeye meraklı. Galatasaray’da veya filan lisede çekilmiş resimlerini ilgili kitaplarda bulabilirsiniz.
Atatürk her hangi bir okulda din dersine girmiş midir?
Girmişse, 1920’lerde mi, 1930’larda mı?
1930’larda girmesi mümkün değil zaten. Çünkü din dersi diye bir şey kalmamış 1930’larda!
Haber Milli Eğitimle alâkalı. Hani şu son zamanların mefluç bakanlığı ile. Millî Eğitim ilk hanım bakanına kavuştu. Sonra hanım bakan yanına bir hanım müsteşar aldı. Böylece Bakanlık ilk hanım müsteşarına da kavuşmuş oldu. Hanım hanımcık takılmaya başladılar, Avrupa Birliği bu yüzden puanlarımızı yükseltti! Şu sıralar hanım hanıma bakanlığı yönetiyorlar! Ne nimet! Ne saadet!
“Bakanlık mefluç” demiştim. Ülkenin en koca gövdeli bakanlığı Millî Eğitim Bakanlığı. Yüzbinlerce öğretmen, on binlerce bürokrat... Milyonlarca öğrenci...
Eminim hanım bakan, “şu öğretmen ve öğrenciler olmasa idi, bakanlığı ne güzel yönetirdik” diyordur.
Bakan ve bürokrasi çok iyi anlaşmış durumdalar. İşi idare edip gidiyorlar. Türkiye’nin birçok konuda çağ atladığı yıllar Millî Eğitim’de neredeyse hiçbir şey yapılmaksızın geçiyor. Tabii bakanlık merkezinden “hayır şu kadar derslik açtık, okul sayısı şu kadar arttı” felan gibi açıklamalar yapılabilir.
Kastımız bunlar değil. Kemiyetle, sayı hesabı ile işimiz yok.
Malum orta öğretimde din dersleri ile ilgili tartışmalar sürüyor. Anayasa’da yer alan mecburi din dersinin kaldırılması yönünde talepler var. Gerçi Türkiye’de orta öğretimde hiçbir zaman gerçek anlamda “din dersi” olmadı. “Din kültürü dersi” oldu. Resmi adı “din kültürü ve ahlâk” olacak her halde.
Din derslerine dinsizler karşı! Bu derslerden dindarlar da memnun değildir!
Çünkü din dersi değil, inkılap tarihi ile yurtdaşlık bilgisi dersi karışımı bir şeydir okutulan.
Neredeyse ayetten, hadisten çok vecize ihtiva eder bu dersler.
Her fırsatta Atatürk’e atıfta bulunulur.
Haberi tekrar okudum. Meğer başlık “Din Dersine Atatürk De Giriyor” imiş.
Bu sefer doğru okuduğum için, bayatlıktan ikrah ettim.
Bir kere “din dersi” denilen derste Atatürk her zaman vardı. Birçok din dersi kitabında onun ‘din lüzumlu bir şeydir’ dediği yazılı. Böyle demese, dini lüzumsuz mu bulacaktık?
Milli Eğitim bürokrasisi bayat numaralarından birini yapmış yine. Din dersi müfredatında değişiklik yapacaklar ya, işi Atatürk’e dayandırıp bazı merkezlerin gözünü boyamak istiyorlar.
Devam yazımızda bu iflah olmaz bayatlık, ikrah ettirici mantık üzerinde duracağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.