Zalimler Mülteci Kampı
Zaman kaybetmeden bir “Zalimler Mülteci Kampı (ZMK)” kurulması gerektiğini düşünüyorum. Bunun muhtelif faydaları olacak. Ama ben ilk etapta aklıma gelen bazı önemli faydalardan söz etmek istiyorum.
Eğer Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz, Tunus zalimi Zeynulabidin bin Ali’ye bağrını açmasaydı belki adamın uçağının benzini havada bitecek ve düşecekti. Çünkü havada dilenci gibi kapı kapı dolaşmak karada kapı çalmaya benzemez. Allah korusun, uçağı meskûn bir bölgenin üstüne de düşebilirdi ve adam sadece Tunus’tan değil dünyadan göçerken de birçok insanın ölümüne sebep olabilirdi. Belli ki adam gideceği yeri garantiye almadan, etrafını saran ateşten bir an önce kurtulabilmek için bindiği uçağın harekete geçmesini istemiş. Avrupa ülkeleri adamın uçağının benzininin bitmesi ve düşmesi ihtimalini nazarı dikkate almadan hava sahalarına yanaşmasına bile izin vermediler. Yıllarca kızgın maşa olarak kullandıkları Bin Ali’yi artık “atık madde” olarak gördüklerinden ülkelerine atılmasına razı olmuyorlardı.
İlk haberlerde adamın Fransa’nın kapısını çaldığı söyleniyordu. Fransa yıllarca kullandığı bu adamın hiç yüzüne bile bakmadı. Sonra İtalya’ya gidebileceği söylendi. Bir ara Malta’nın kapısını çaldığı haberleri geldi. Gece yarısına doğru Arapça haber sitelerinin yayınladığı haberlerde Katar’a gitmesi ihtimalinden söz ediliyordu. Derken Suudi Arabistan’ın Cidde havaalanına indiği haberleri geldi.
Dolayısıyla bugün halklarının sadece nefretini kazanmış diktatör zalimler, Bin Ali’nin maruz kaldığı bu zillet ve sefaleti, yaşadığı riski göz önünde bulundurarak zulme başkaldıran kitleleri bastırmak için demir yumruğu daha katı bir şekilde kullanma yoluna gidebilirler. Bu yüzden icra edecekleri şiddet ve resmi terör daha büyük can kaybına ve zayiata yol açabilir. Dolayısıyla adamların rahat bir şekilde sığınabilecekleri, gittiklerinde canlarını sağlama alacakları bir ZMK’nı bir an önce inşa etmek gerekir. Burada başkaldıran kitlelerin cesaretlerinin kırılmaması için başlarındaki zalimlerin sığınacakları bir yer olması maslahat icabı. Nasıl olsa Allah’ın hesabından ve azabından kaçma imkânları olmayacak.
Böylece Bin Ali için de alternatif bir sığınak inşa edilmiş olacak. Çünkü bilindiği üzere her ne kadar yine bir zalimin bağrına sığınmış olsa da gittiği yer Mekke-i Mükerreme’nin hemen yanı başındaki Cidde. Türkiye’den giden hacıların ve umre ziyaretçilerinin de birinci durağı. Bin Ali’nin o mübarek beldeyi daha fazla kirletmemesi için böyle bir mülteci kampına gitmesine fırsat verilmesi yararlı olacaktır. Avrupa ülkeleri tarafından bile kabul edilmeyen böyle bir kirli atığın Hicaz beldesine atılmasına fırsat verilmesi en başta ümmete ve onun kutsal değerlerine karşı büyük saygısızlık olmuştur.
ZMK çadır kamp olmamalı. En azından prefabrike evlerden oluşmalı. Aynı zamanda iyi bir ısıtma sistemi olmalı. Çünkü adamlar zaten korkudan titremeye başladılar; soğuğa gelemezler. Evlerin her birinde kalacak kişi sayısına denk sayıda tuvalet olmalı. Çünkü tuvalet sırası beklemek zorunda kalırlarsa her gün çamaşır değiştirmeleri gerekebilir. Mavi Marmara’ya katillerin helikopterlerinden birinci grupta indirilen ve arkadaşlarımız tarafından kontrol altına alınan işgalci siyonist askerlerin, kendilerine oldukça mülayim davranıldığı halde ne duruma düştüklerini görmüştük.
Görüyorsunuz onlar evlerinden, yurtlarından çıkarılan mazlum mültecileri zerre kadar düşünmezken biz onları nasıl inceden inceye düşünüyoruz.
Sürekli mazlumların sığındığı mülteci kamplarını ziyaret edecek değiliz. Bir kere de zalimlerin sığınmak zorunda kaldığı bir mülteci kampı ziyaret edelim.
Ümmetin siyonist işgalcilere karşı zafer kazanabilmesi, kutsal Kudüs ve Mescidi Aksa’nın siyonist işgal kirinden temizlenebilmesi için halklarımızın başına musallat edilmiş yerli siyonistlerden kurtulmaya ihtiyaç var. Mısır’daki çağdaş Firavun ile Ürdün’deki totaliter rejim gerçekte işgal devletini himaye eden, onun kapı bekçiliğini yapan tampon güçleridir. Gazze’ye uygulanan ambargo tünelleri bile kapatabilmek için çelik duvar ören, o tünellere zehirli gaz sıkan çağdaş Firavun rejiminin bekçiliği ile sürüyor.
Tunus devrimi herkesi ümitlendirdi. İnşallah boşa çıkmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.