Ne demek istiyoruz?
‘Gelecek, iktidar ve istikrarı korumakta!’ derken ne demek istiyoruz?
8 Sene evvel 8 yaşında olan çocuk, bugün 16 yaşında, 8 sene evvel 12 yaşında olan çocuk bugün 20 yaşında, 8 sene evvel 18 yaşında olan genç bugün 26 yaşında, 8 senen evvel 22 yaşında olan üniversite talebesi bugün 30 yaşında iş adamı.
Bunlar o günleri layıkıyla bilmiyorlar.
8 sene az bir zaman değil. Hafızayı beşer nisyan ile maluldür/insan hafızasının kusuru unutmaktır. İnsan 8 sene aynı şeyleri yaşayınca alışkanlık kazanır. Her şey hep böyle gelmiş böyle gider zanneder. Şair, her ne kadar ‘aldırma böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! diyorsa da biz yine aynı şairin bir diğer mısraı ile ‘durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!’ demek zorundayız.
Kalabalıklar durun... Ve bir dakika düşünün. Ve, şu gençlere onlardan önceki zamanı anlatın. Onlara anlatırken kendinize de anlatın:
8 sene evvel TL’de para diye bir itibar yoktu. Dünyanın en bol sıfırlı parası bizdeydi. Enflasyon yüze 70’leri aşmıştı ve yüksek enflasyonda yaşamak bir kültür olmuştu. IMF başımızda Düveli Muazzama Komiseri idi. Onun ‘verin’ baş işaretiyle yabancı finans merkezleri Ankara’ya kredi açar, fakat IMF ikide bir hükümeti teftişe gelirdi. 8 Sene evvel bütçenin verdiği açık kapanmayacak kadar büyük olurdu. 8 sene evvel insanlar maaş alınca döviz büfelerine koşup maaşlarını yabancı paraya çevirirlerdi. 8 sene evvel kiralar hemen hemen tamamıyla yabancı para üzerinden muamele görürdü. 8 sene evvel tarihten gelen o çirkin ‘hasta adam’ imajı yabancıların beyninde aynen yaşıyordu.
8 sene evvel şehirler arasında bu yollar yoktu. 8 sene evvel THY rötarlarıyla dünyada sayılı şirketlerden biriydi. 8 sene evvel dünyanın gıpta ettiği hava limanları bizde değildi. 8 sene evvel DDY çoktan gözden çıkartılmıştı. 8 sene evvel, bu alt-üst geçitler, metrolar, hızlı trenler, metrobüsler yoktu. 8 sene evvel OGS, EDS diye bir şey yoktu. 8 sene evvel bütün komşularımızla kötüydük. 8 sene evvel bütün üniversitelerimiz bugünün üçte biri kadardı. 8 sene evvel üniversite talebesi burs değil harçlık bile alamıyordu.
8 sene evvel gerçek demokrasi yoktu. Seçmen vardı, sandık vardı, meclis vardı, hükümet vardı fakat gerçek iktidar asker, yargı ve medyaydı.
8 sene evvel bu İstanbul yoktu.
8 sene evvel bu dış itibar yoktu.
8 sene evvel Bölgesinde Süper Güç bu Türkiye yoktu.
8 sene evvel kendini AB’ye mahkum sayan, ABD’nin ağzının içine bakan bir Türkiye vardı. 8 sene evvelini anlatmak için bir sütun değil, bir gazetenin bütün sayfaları yetmez.
8 sene evvelinin çocuk ve gençlerine demeli ki sanmayın ki ekonomi hep böyleydi, para hep böyleydi, Türkiye hep böyle hatırlıydı, turist sayısı on milyonlu rakkamlarla sayılıyor, tarihi eserlerimiz onarılıyor, ülkemizde olimpiyatlar yapılıyor, biz mağribden maşrika, Adriyatik’ten Çin seddine ticarette de siyasette de at koşturuyorduk.
8 Sene evvel bunların hiç biri yoktu.
Öyleyse yine yok olabilir.
Öyleyse iktidara ve istikrara sahip çık! Derdimiz, o, şu, bu parti değil. İstikbalimizi kumar masasında akılsızca zar atanlar gibi harcamaya hiç kimsenin hakkı yok. Yıllarca, içme suyu için, tüp için, margarin yağı için, çocuk maması için, benzin için, ilaç için, ampül için kuyruklarda beklemiş, elektrik kesintilerinden gına getirmiş, cebindeki paradan mahcup olmuş, yabancıların dik duruşu karşısında canı sıkılmış bir neslin mensubu olarak bunları yazıyoruz.
Bunlar, bizim, bire bir yaşadıklarımız. Gaz, bez, tuz bulamayan, ekmeği, kömürü karne ile alan malum tek parti mazlumu babalarımızın zamanını anlatsak onu zaten havsalanız zor kavrar.
Bu bolluk, terk edilip sakın ola ki çıkmaz sokağa sapılmasın.
Hükmünce amel oluna.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.