Ayıp oluyor beyler!..
Futbolla aram iyi değildir. Gerçi, takımların 11 kişi olduğunu, yenenin üç puan aldığını, beraberlikte puanların birer paylaşıldığını… filan bilirim ama takım tutmam, maça gitmem ve mecbur kalmadıkça da TV’de seyretmem.
Bu halde olmamın sebebi de, muhtemelen halam oğlu Alaaddin’dir. Bu tesbiti her ne kadar kendisi paylaşmıyor olsa da, küçüklüğümüzde ne zaman beraber dolaşmaya çıkmışsak ve yolumuz üzerindeki okul bahçelerinde top oynayanlar varsa; beni ekmiş olduğu, tartışmasız bir gerçektir.
ülkemin futbol takımlarında, nerdeyse yerliden çok daha fazla yabancı futbolcu ve hele yabancı teknik adam oluşunun da, futbola mesafeli oluşumda bir rolü vardır belki…
Neyse, konumuz bu değil zaten.
Hakan Şükür’ün Galatasaray ve Fenerbahçe derbisi ile ilgili sözlerini ve bununla alakalı tartışmayı, şöyle bir duymuştum.
Ama Radikal yazarlarından M. Ali Kışlalı’nın 25 Nisan tarihli ‘Sıklet merkezi CHP’ başlıklı yazısının sonundaki ‘Spor Notu’nu okuyunca, durumun ciddiyetini kavrar gibi oldum.
CHP’nin nasıl olup da ‘sıklet merkezi’ olabileceği merakıyla okuduğum ve tabii merakımı da gideremediğim yazının sonundaki spor notu şöyle idi: “Dini duyguların ve inançların her ne sebeple olursa olsun kişilerin mahrem dünyalarından çıkarılmasını, hele hele ne mahiyette olursa olsun çıkarlara alet edilmesini çok yadırgamışımdır. Onun için benzer durumun bir tanınmış Galatasaray futbolcusunca sergilenmesini olduğu kadar bu çirkinlik karşısında camiayı temsil edenlerin suskunluğu ile karşılanmasını da içime sindiremedim.”
M. Ali Kışlalı yadırgadığına ve camiadaki suskunluğu da içine sindiremediğine göre önemli bir durum sözkonusu olmalı idi.
Olay ne?.. Futbolcu Hakan Şükür, Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanacak derbi maçı öncesi bazı temennilerde bulunmuş. Temennilerin esası, sözkonusu maçın hır-gür olmadan, barış ve kardeşlik dolu bir havada gerçekleşmesi.
Barış ve kardeşlik havası için de Kutlu Doğum Haftası’na atıfta bulunmuş, Hakan Şükür ve “Kutlu Doğum’a yakışır bir derbi olsun. Taraftarlar stada güllerle gelsin, hoşgörü elden bırakılmasın…” gibisinden sözler sarfetmiş.
Futbol maçları sonrası yaşanan bazı çirkinliklerin, anlaşılan oldukça önemli olan bu maçta yaşanmaması açısından bir tedbir mahiyetindeki bu sözlerin, sırf Kutlu Doğum Haftası bağlantısı kurulması nedeniyle hedef tahtasına oturtulması, ne manaya geliyor acaba?..
Dinin tezahürlerinden rahatsızlık duymak, kişinin aidiyet ve mensubiyeti dolayısıyla belki anlamlı olabilir. Ama bu rahatsızlığa kılıf bulmak için alakasız bir şekilde ‘çıkarlara alet etmek’ değerlendirmesinde bulunmak, en azından samimiyetsizliktir.
Bir derbi maçın olaysız geçmesini temenni etmenin, hangi türden bir çıkarla alakası olabilir ki?..
‘Dini duyguların ve inançların kişilerin mahrem dünyasından çıkarılması’nın yadırganacak bir tarafı var ise; ‘Dine ve dindarlara karşı olan duyguların kişilerin mahrem dünyasından çıkarılması’ da yadırgatıcı değil midir?
Bir yanda Milletimiz ve onun inaçları; bir yanda da, kendilerinin tam olarak ne oldukları konusunda bile kafaları karışık insanlar var.
Kafaları karışık bu insanlar, hoşlarına gitmeyen herhangi bir şeyi takbih edebilmek için hemencecik Din karşıtı sözlere sarılıyorlar ve insanları rahatsız edip etmediklerini zerre kadar umursamadan, üst perdeden sözler sarfediyorlar…
İşin garibi, söylediklerinin konu ile pek alakası da olmuyor genellikle…
Insanımız artık alıştığı için olsa gerek, bu duruma pek aldırmıyor. Ama kendisini ‘kanaat önderi’ pozisyonunda görüp ahkam kesenler açısından, durum biraz tuhaf kaçıyor.
Daha doğrusu, ayıp oluyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.