Nil taştı
Mısır patladı, Nil taştı. Ocak ateş aldı. Bütün Kuzey Afrika, Akdeniz havzasının altında. Akdeniz’i bir kocaman kazana benzetirsek, bu ateş, unvanı ne olursa olsun, halkından uzak, Hak’tan ırak bütün prefabrik devletleri saracağı kesindir. I. Dünya Harbi şimdi her şeyiyle ortadan kalkıyor, II. Dünya Harbi böylece bitiyor, Soğuk Savaşsız dünya yeni kuruluyor. Bu dünyanın diğer aktörleri kim olur bilemeyiz ama bölgenin mağribden maşrıka esas aktörü, baş rol oyuncusu Türkiye’dir. Türkiye Başbakanının kendi meclis grubunda yaptığı bir konuşma Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda toplanmış bir milyon Mısır’lının kalb atışlarını değiştiriyor
Bölgede dikta rejimleri, ceberrut idareler bitiyor. Orta Doğu ağırlıklı olarak Asya, Afrika ve Balkanlar siyasi, coğrafi, ekonomik bakımdan yeniden şekillenecek.
Necip Fazıl Kısakürek, 1949’da haykırdığı meşhur Sakarya Destanı şiirinde Anadolu’nun nabzı gibi atan nehre neyi sormaktadır?
‘Nerede kardeşlerin cömert Nil Yeşil Tuna?
Giden Şanlı akıncı ne gün döner yurduna?’
Şanlı akıncı yurduna dönüyor. Bunlar doğum sancıları, akıncının atının nal sesleri.
Anadolu merkezdir. Orta Asya, Kafkaslar, Orta Doğu, Balkanlar, Afrika Tavuskuşu’nun kanatları. Tavuskuşu, afyonlandığı uykusundan zor uyandı. Muhteşem yüzyıldan ta yirminci yüzyıl denen müptezel yüzyıla yuvarlanmıştı. Şimdi yirmi birinci yüzyıl tepelerine tırmanıyor. O, tırmandığı tepelerde çevreyi, çevre de kendini yeniden keşfediyor. Aydınlık bir çağ başlıyor. Bunlar, önceki yazdıklarımızla birlikte öncü fikirlerdir. Öncü fikirlerin kabulü zordur. Ufuk ister. Öncüleri akranları taşlar, istikbal alkışlar. Hakkımızda kim ne derse desin, biz yolumuza devam edeceğiz. Önümüzde Devlet-i Ebed Müddet gerçeği duruyor. Bu aynı zamanda kızıl elmamızdır. Irk özeldir, millet öze mahsustur. Fakat çizilmesi gereken ümmet çerçevesidir. Ümmet muhabbetiyle etrafımızı kucaklamamız lazım.
Tavus kuşu, rengarenk kanatlarını açıyor.
Nil, zor ve uzun bir kıştan bahara hazırlanıyor.
‘Nerede kardeşlerin Cömert Nil yeşil Tuna?’
O kadar kardeş ki soyadlar bir yana, Türkiye’deki Nil isimli hanım sayısı Mısır’dakilerden kat kat fazladır. O kadar sevgi ki Türkiye’den her ay kafilelerle sevdalı Mısır evliyalarını ziyarete gidiyor, dualar onlarla hedefine varıyor. Halbuki Mısır, hep Firavun uygarlığı ve Şarm el Şeyh hovardalığı olarak tanıtılmıştı. Türkiye de Hititlere, Etilere, Cengizlere bağlanmamış mıydı? Nüve ne kadar sağlammış ki trilyon megawat gücündeki ihanetlere rağmen bu bölge diri kaldı. Bu temeli sağlam atan Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama teşekkür ederiz. Herşeyimizi O’na borçluyuz. O’nun hükümranlık alanındaki zalimler şüphesiz ki yıkılıp gidecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.