Mısır Halkı’na hakâret

Mısır Halkı’na hakâret

13 Şubat târihli yazımda şu satırlar da yer alıyordu: 
“Bir kere siyâsete bulaşan askerin ne halt edeceği de pek belli olmadığından miğdem biraz bulanmıyor desem yalan olur. (./.) Ümîdim Mısır Silahlı Kuvvetleri’nin, gerek Arab Âlemi içinden gerekse İsrâil ve bâzı ‘endîşeli’ Batı ülkelerinden gelebilecek iğvâlara kapılmaksızın ülkelerini nisbeten sükûnetle demokrasiye biraz daha yakın bir düzene sevkedebilmeleri.”

Üzerinden 24 saat geçmeden bu ümîdimin nasıl berhavâ olduğunu görmek hem öfkelendiriyor hem de acı acı gülümsetiyor. Herikisinin sebebi de kerizlik derecesindeki sâfiyetim. Bakınız Mısır YAŞ’ı (Yüksek Askerî Şûrâsı! Siz Konsey monsey diye kıvırtanlara aldırmayarak benim gibi doğru terminolojiyi kullanınız!) evet Mısır’daki YAŞ Anayasa’yı lâğvetdi. Zâten göstermelik bir anayasa olduğu için buna aldırmayabilirsiniz. Parlamento’yu da lağvetdi. O da göstermelikdi. Onu da sîneye çekelim. Ama Mübârek’in hikûmeti işbaşında! Sâdece başına bir Mısır paşası geçirerek tüy diktiler! İlk resmî açıklamaları da “Andlaşmalara ve enternasyonal mükellefiyetlerimize sâdıkız!”

1960 ve 1980’de hükûmetleri deviren Ankara’daki silahlı zorbalar ilk iş ne yapmışlardı, ne açıklamışlardı, hatırlıyor musunuz?

“NATO’ya, CENTO’ya ve enternasyonal taahüdlerimize sâdıkız!”

İsterseniz olmasaydınız da bakın Washington nasıl ananızdan emdiğinizi fitil fitil burnunuzdan getirirdi! Oysa maksad onların anasında emdiklerini burunlarından getirmek değil onların millete anasından emdiğini fitil fitil burnundan getirmesiydi!

Şimdi evvelsi gün miğdemin neden bulandığını bilmem anlatabiliyor muyum?

“Andlaşmalara bağlıyız!” demek, İsrâil’le yapılan ve Mısır’ı Tel Aviv’in Gazze’deki cinâyet ortağı hâline getiren Camp David Barış Andlaşması’na sâdıkız demekdir! Şimdi Netanyahu Hükûmeti herhalde “Hava Nagila” eşliğinde göbek atıyordur.

Tahrîr Hareketi Batı’nın suratına şaklatılmış bir şamardı!

Askeriyenin bu hareketi ise Tahrîr’in suratına şaklatılmış bir şamardır!

Ama Mısır Halkı bu hakâretin altında kalmaz sanırım.

Bir de Mısır için şu “Türkiye Modeli” meselesi var.

Bunu, yâni AK Parti ve Erdoğan fenomenlerini incelemek onlar için elbet enteresan olabilir ama şart değildir. Çünki Mısır’ın bu alanda kendi uzun geleneği de var. Mısır 1914’e kadar Türkiye’nin bir parçası olduğundan III. Selim’den bu yana bütün teceddüd (yenileşme) hareketlerinin içinde o da vardı, bu bir. Sonra 1919’da Saad Zağlûl adlı bir yurdsever önderliğinde Süveyş Kanalı ve bütün Mısır’dan İngilizleri kovma mücâdelesi gelir ki bugünki Mısır Burjuvasisi’nin temelinde bulunan harc da budur.

Arkasından 1928’de Hasan el Banâ İhvân-ı Müslimîn (Müslüman Birâderler) Hareketi’ni kurmuşdur ve bu hareketin ılımlı kanadı bir şekilde yeni kurulacak hükûmet içinde yer alacakdır.

Yâni Batı yamaklığı da artık eskisi kadar kolay değil.

TÂZİYE: Teessürle öğrendiğime göre Aziz Ahbâbım Ahmet Kekeç’in Babası vefât etmiş. Merhûma Tanrı’dan mağfiret, Oğluna ise başsağlığı ve sabır dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi