Yaprak değil ‘reis’ dökümü!

Yaprak değil ‘reis’ dökümü!

Korku dağları beklermiş!

Pek Türkiye’ye yansımadı ama “Arab Depremi” Filistin’i de sarsmaya başladı ve haftasonu Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas alelacele seçim karârı aldı. Önümüzdeki Eylül Batı Şeria’daki seçmenler yeni bir cumhurbaşkanı ve parlamento için sandık başına gidecekler. Oysa seçimlerin nizâmî olarak 2010 Ocağı’nda yapılmış olması gerekiyordu. Arab “reis”leri bir tuhaf. Şaplak enselerinde patlamadan edebleriyle ortaya sandık koymayı bir türlü beceremiyorlar. Tabii sandık adına lâyık sandıklardan bahsediyoruz. İçinden yüzde 99,9 oranında hep “reis”e oy çıkan sandıklardan değil! Anlaşılan Filistin’in batıdaki parçasında 2006 Yılı’ndan bu yana iktidârı elinde tutan Hamâs bu sefer kurulacak sandıkdan da pek ümidli değil ki bu seçimleri boykot edeceğini açıkladı. Biliyorsunuz Batı Şeria’da Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) iktidarda. Yâni 2004’de ölen Yâsir Arafat’ın kurduğu parti. Reis Arafat zevcesi hanımefendiye, iddialara göre iki milyar dolar kadar olduğu rivâyet edilen bir servet bırakarak âlem-i edebiyyete intikâl etdikden sonra Reis Mahmud Abbas da eski düzeni devâm etdirmekde bir beis görmemişdi. Gerçi bu iki milyar, Reis Mübârek’in yü
rütdüğü seksen milyara nisbetle “devede” kulak kalıyor ama eh, Filistin de Mısır’a nisbetle öyle.

Şimdi Reis Abbas Başbakan Selâm Fayâd’ı görevden alarak yeni bir kabine kurulmasını emretdi. Bu yeni kabineyi kuracak şahsın adı ise Selâm Fayâd! Yeni kabine büyük bir sür’atle ülkenin “âcilen” ihtiyaç duyduğu modern yasaları hazırlayıp Eylüle yetiştirecekmiş.

Kemâl Tâhir olsa sorardı: “25 yıldır aklınız nerdeydi, Teresler?”

Peki, işin aslı nedir?

Mahkeme önünde kanıtlayamam, fakat tahmînim, Mısır’da olanlardan ve muhtemelen diğer Arab ülkelerinde olacaklardan adamakıllı ürken İsrâil, Washington’un da dürtüklemesiyle nihâyet “bağımsız” (!) bir Filistin devleti kurulmasına hazırlanıyor. Bunun kendi “zevk”ıne uygun bir “dizayn” olması
için de ön almaya gayret ediyor. Çünki sâdece Mısır’da Filistinlilere bir nebze daha “insan” muâmelesi yapacak bir rejim Gazze sınırlarını açarak oradan Filistinlilerin eline yeterince ihtiyaç malzemesi ve bu arada tabii silah girmesine göz yumacakdır. Şu anda yönetime el koyan askerler aksini vaadetseler bile 1979 Camp David Barış Andlaşması’na son verecek bir Mısır ise İsrâil’in ilâveten 300 km. kadar daha sınırı askerî bakımdan emniyete alması mecbûriyetini doğuracakdır. Ürdün de katılırsa bu hat 400 km.’ye çıkar.

İşin içinde daha önce değindiğim “münhasır ekonomik bölgeler” de var:

Bunlar, denize kıyısı olan ülkelerin önlerinde uzanan deniz alanlarıdır ve o ülkenin egemenliğinde bulunurlar. Gazze’nin bu bölgesi henüz resmen tesbît edilmiş değil. İsrâil bunu gasbetmek istiyor. Onun için de oradaki Arab nüfûsu kovmak üzere yapmadığı eziyet kalmıyor. Şimdi bu imkân kaybolmak üzere bulunduğundan başka bir “çözüm” düşünüldüğü izlenimi var. “Bağımsız” devlete karşılık münhasır ekonomik bölge!

“Mâvi Marmara Olayı”nı bir de bu zâviyeden ele alınız!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi