Yine geçen gece Müjdat Gezen’i izliyordum. Yine sinirlerim tavana sıçradı. Bir yazı daha yazmak istedim Müjdat Gezen hakkında. Ancak ekrana yeniden baktığımda sorunun temelinde Müjdat Gezen’in olmadığını farkettim. Sorun galiba benim izlediğim televizyondaydı.. Cem Tv.. Son zamanlarda dikkatimi çekti ama, aslında Ergenekon sürecindeki gel-gitler yaşayan tavrı gözümden kaçmamıştı.. Sürekli doz ayarlamaya çalışan bir yapısı vardı televizyonun.. Mesela bir dönem, Prof. Dr. Tolga Yarman, Tuncay Mollaveisoğlu, Barış Yarkadaş gibi isimler çıkardı ekrana. Sonra aniden o isimlerle yollar ayrıldı.. Üstelik de bizzat eleştiride dozu yükselttikleri gerekçesiyle.. Arada süt liman gittikten sonra yeniden, bu defa Ali Sirmen, Süheyl Batum, Pınar Türenç gibi isimlere ekran emanet edilerek Ergenekonla ilgili sulandırmaya dönük yayınlar yapılmaya başlandı.. Anlamak güç.. Ama bu bugünün meselesi değil, söyleyeyim size.. Örneğin (bugün artık neden tertiplendiğini bildiğimiz) Cumhuriyet Mitingleri, Cem Tv’den naklen yayınlanmıştı o zamanlarda.. Ya da 27 Nisan sürecine giden dönemde Cem Tv’nin sivilleşme karşısında takındığı tavır hâlâ hafızalarda.. Son olarak ismini, Ergenekon soruşturması nedeniyle tutuklanan Soner Yalçın’ın, kanala Genel Yayın Yönetmeni önermesi vesilesiyle bir kez daha duyduk. Meğer Murat Ongun’u, kanalın başına teklif eden isim bugünün Ergenekon tutuklusu Soner Yalçın’dan başkası değilmiş..
¥
Cem Tv, Cem Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren bir yayın organı.. Başkanı İzzettin Doğan. Kimi kaynaklara göre alevi dedesi. Kimi kaynaklara göre ise, bir Alevi Dedesi’nin oğlu.. Bu sayede “dede” olunuyor mu, olunmuyor mu, bir ihtilaf var. Zira “posta oturmadan dede olunamaz” şeklindeki kanaatler kuvvetli. Dede’liğini bir kenara bırakalım.. Sn.Doğan’ın çok daha tartışmalı bir mazisi var.. Onu ilk kez milletvekilliği adaylığı sırasında tanıdık. 12 Eylül 1980 darbesini yapan generaller tarafından kurulan MDP’den milletvekili adayıydı.. Darbecilerle kol kola siyaset yapmak için heveslenmişti. Kısmet değilmiş, olmadı. Yıllar sonra, ülke Susurluk Skandalı ile çalkalanırken bu defa, Cumhuriyet Gazetesi’ne, Hüseyin Kocadağ için ilan vermesiyle geldi gündeme.. Kocadağ kim peki? Onlarca yasadışı işle adı birlikte anılan Sedat Bucak ve Abdi İpekçi suikastından 7 TİP’li Cinayeti’ne kadar onlarca olayın arkasındaki isim olarak bildiğimiz Abdullah Çatlı ile aynı arabada ölen emniyetçi..
Ama sanıyorum asıl eleştirilen yanı, Cem Vakfı adında bir organizasyonu tesis ettikten sonra, Türkiye Alevilerini temsile, kendini tek yetkili görmesiydi.. Bunda Sn.Doğan’ın sorumluluğu olduğu kadar, Doğan’a inanan dönemin siyasetçilerinin de sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Bu temsiliyet nedeniyle Cem Vakfı’na ödenen paraların büyüklüğü halen daha sır. Hatırlatmaya da gerek yok ama, vakıflar yasası açıktır. Kurulan, işletilen yönetilen vakıftan, vakfın, kurucusu ya da yöneticisi bir kuruşu dahi alıp, başka bir işte kullanamaz. Dolayısıyla, Sayın İzzettin Doğan, Cem Vakfı’nın kurucusu olsa dahi, genel başkanı olsa dahi, genel kurul tarafından bir idarecilik maaşı veriliyorsa, onun dışında herhangi bir gelir elde edemez. Yani, ortalama bir akademisyen Galatasaray Üniversitesi’nden ne kadar para kazanıyorsa, Doğan Hoca da, o kadar kazanıyor demektir. Peki o vakit, “Antalya Gayrımenkul”ün, % 83 hissesine nasıl sahip olabildi acaba İzzettin Hoca? Bir de İstanbul Resneli Çiftliği’nde de geniş arazileri olduğu söyleniyor. O konuya hiç girmeyeceğim. Cem Tv ile ilgili son bir soru; kanalın ismi neden “Cem” acaba? BİLEMEDİNİZ.. “CEM: Cumhuriyetçi Eğitim Merkezi” diye açılıyor. Peki ama neden? Kalın sağlıcakla...