Devletle milleti biraraya getirdi
Türkiye “Hoca”sına son görevini layıkıyla yerine getirdi.
İlk tören Ankara’da, çok sevdiği Hacı Bayram Camii’ndeydi.
Burada sabah namazının ardından kılınan cenaze namazına binlerce insan katıldı.
Binlerce insan hep bir ağızdan Erbakan için tekbir ve salavatlar getirdi.
Çok sayıda Bakan, bürokrat, belediye başkanı da vardı namazda.
Asıl törenin gerçekleştirildiği İstanbul’da kalabalık bir grup karşıladı cenazesini.
Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazına 1 milyonun üzerinde insan katıldı.
Devlet de oradaydı.
O, “devlet töreni” istemedi ama devlet ona geldi…
Devletle millet Erbakan'ın cenazesinde buluştu.
Oradan konvoyla Merkez Efendi Mezarlığı’nda getirilen Erbakan’ın cenazesi, eşinin yanında toprağa verildi, dualar eşliğinde.
Türkiye tarihinde nadir görülen bir katılımla ebedi yolculuğuna uğurlandı Erbakan Hoca.
Cenaze namazının kılındığı Fatih Camii’ne gönderilen Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait çelenk hayli dikkat çekiciydi.
Cenazeye katılanlar arasında bir grup askerin bulunması da aynı şekilde…
Genelkurmay’ı temsilen katılmıştı cenazeye o askerler.
Başlarında 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu vardı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner de Erbakan vefat ettiği gün bir açıklama yaparak “Değerli bilim ve siyaset adamı olarak ülkemize yaptığı büyük hizmetleri daima hatırlanacaktır” demişti.
Koşaner’in bu açıklamasının ardından TSK’nın Fatih Camii’ne çelenk göndermesi ve cenazeye 1. Ordu Komutanı Kıvrıkoğlu’nun katılması bir arada düşünüldüğünde bu neyi gösteriyordu?
Aynı Genelkurmay ki, Ecevit’in vefatının ardından bile herhangi bir açıklama yapmamıştı.
Bugün TSK’nın komuta kademesini oluşturan isimler, Refahyol döneminde en fazla Albay rütbesindeydi.
O dönem TSK Komuta Kademesi’nce Erbakan nezdinde ülkeye yapılan hainlikleri tasvip edip etmediklerini bilemiyoruz.
Halkın oylarıyla gelmiş iktidara karşı bir takım tertipler içinde yer almışlarsa, bu, emir-komuta zinciri içinde mi oldu, yoksa bireysel gayretlerle mi sergilendi onu da bilemiyoruz.
Ancak bugün, o dönem büyük yanlışlar yapıldığının idrakinde olduklarını anlamak güç değil.
Açıklama ortada, katılım ortada, çelenk ortada.
Refahyol döneminin Komuta Kademesi adına pişmanlığın göstergesidir, o açıklama.
Helalleşme gayretidir, o katılım.
Özrün resmidir, o çelenk…
Evet, ne mutlu ki, TSK’nın yönetim kadrosunda bir zihniyet değişimi yaşanıyor, bugün.
Bu değişimde Erbakan’ın hiç bozmadığı şefkatli duruşunun büyük rolü olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’de dindar kesimin en önemli siyasi temsilcilerinden biri olan Erbakan, haksızlıklara rağmen hiçbir zaman topyekun TSK’yı hedef almadı.
TSK’ya hep şefkatle yaklaştı.
Yanlış insanların yanlış icraatlarının tümden bir kuruma mal edilmemesi gerektiğini düşünüyordu.
TSK ile konularda tepkisini kişiler üzerinden ortaya koydu sürekli.
Aksi halde ülkenin önemli kurumlarından biri ile halkın çok önemli bir kesiminin karşı karşıya geleceğinin; bunun kutuplaşmaya sebebiyet vereceğinin çok iyi bilincinde idi.
Bu düşünceyle sabır içinde şefkatini korudu.
Bu şefkatli duruşu genç subaylar üzerinde olumlu bir intiba bıraktı.
Ve TSK içindeki “halka rağmenciler”in yüzlerini kızarttı.
Onlardan biri geçtiğimiz günlerde “28 Şubat büyük bir hataydı” şeklinde bir açıklama yaptı nitekim.
Şefkatiyle tokatlayıp, pişman ettirdi Erbakan Hoca.
Gerek o açıklamada, gerekse cenazeye katılım ve çelenkte Erbakan’ın bu şefkatli duruşunun büyük katkısı oldu vesselam.
Halk-Ordu kaynaşması adına gelinen bu güzel noktanın Erbakan için bir mükafat olduğunu söyleyemeyiz elbette.
Vakti, saati geldi ve aramızdan ayrıldı Erbakan Hoca.
Devletle milleti buluşturdu ya...
O mükafatını çıktığı ebedi yolculukta görecektir inşallah.
Mekanın cennet olsun Hocam.