'Bahar bir çiçekle başlar!..'
Zihnimin kıvrımları arasında duran ve olur olmaz zamanlarda aklıma düşen iki fotoğraf var.
Birisini gazetenin arşivinde görmüş ve çoğalttırmıştım; diğeri bir dostun hediyesi...
Fotoğraflardan birisi, -ki muhtemelen Konya'da ve yine muhtemelen 70'li yılların başında çekilmiş olmalı-, Erbakan Hoca'yı, bir lokantada Milli Görüş'ü, davasını, ideallerini anlatırken gösteriyor...
Lokantada, hepi topu on ya da on beş kişiye konuşan Erbakan Hoca...
Öbür fotoğraf: Sarp dağların arasından geçtiği anlaşılan bir yolda, sıradan bir araba... Yol, belli ki tepelerden yuvarlanan taşlar tarafından kesilmiş: Erbakan Hoca, Şevket Kazan ve beraber oldukları anlaşılan bir kişi daha, taşları yoldan temizlemeye uğraşıyorlar...
Kim bilir hangi kasaba ya da köye gidip, Milli Görüş'ü anlatacaklar insanlara...
Milli Görüş'ün siyaset sahnesine çıktığı ilk günlerle ilgili hatıraları, çoğunlukla burun direkleri sızlayarak dinler insan; bazen de gözlerine bir şeyler kaçmış numarası yaparak...
Bir kişi ile başlayan yolculuğun ilk günlerinde, çok büyük hedeflere karşılık, az insan ve az imkan vardır.
Tek bir misal: 70'li yıllarda, Erbakan Hoca'yı Yeşilköy'den akşamın son Ankara uçağına bindiren, Milli Görüş'ün ilklerinden Osman Nuri Önügören; eve döndüğünde gelen bir telefonla, Konya'ya yapılacak seyahat için sabah namazı Ankara'da hazır olması gerektiği talimatını alır. Ankara'da bu iş için uygun eleman ve araç yoktur...
Konya'da üç gün sürecek bir köy tarama programı. İlk iki gün gecenin geç saatlerine kadar devam edilir ve sabahları da, uzak köyler için erkenden yola çıkılır.
Programın iyice yoğun olduğu son gün, gece yarısı olduğunda gidilecek bir köy daha kalmıştır. Yanındakilerin, 'gitmeyelim, insanlar yatmıştır' demesine karşılık, Erbakan Hoca: "O zaman ilk kapıyı çalar ve geciktiğimiz için özürlerimizi bildiririz", der...
Köy vardıklarında beklendiklerini görürler.
Erbakan Hoca, traktörlerin farları ışığında Milli Görüş'ü anlatır insanlara
Sabaha karşı Konya'ya indiklerinde; Erbakan Hoca, Karabük'te de bir program olduğunu, dolayısıyla vakit kaybetmeden oraya gitmeleri gerektiğini söyler...
Yorgunluk, bitkinlik, uykusuzluk... Ama inanç ve kararlılık...
Tek çiçekle başlayan baharın, ülkenin her tarafında birer birer açan çiçekleri...
Konyalı yaşlı bir adamın, 'bir çiçekle bahar olmaz' sözüne: 'Doğru, bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar tek bir çiçekle başlar' şeklinde cevap vermişti Erbakan Hoca...
Tek bir çiçek açmıştı 70'lerin başında ve o tek çiçeği diğeri, diğerleri takip etmişti sonra...
Bu çiçekler bahar geçtiğinde solan cinsten de değildi üstelik... Bir şekilde solan her çiçeğin yerini de onlarcası birden alıyordu...
Fatih Camii'ni Merkez Efendi Mezarlığı'na bağlayan yollarda, dünyanın hemen her tarafından akın akın gelen yüz binlerce çiçek vardı dün...
Ve orada olup baharı başlatan ilk çiçeğe yönelik son vazifelerini yapamadıkları için içleri yanan çiçekler de vardı Türkiye'nin ve Avrupa, Amerika, Asya, Afrika, hatta Avustralya kıtalarının dört bir yanında...
Tek bir çiçekle başlayan, bitmeyecek baharın çiçekleri: Binler, on binler, yüz binler, hatta milyonlarca...
Efendimiz (sav)'in buyurduğu gibi: "İle'r-Refik el-A'la'ya" gidiyorsun, Hocam... En Yüce Dost'a... Cennetinin en yüce mertebelerinde misafir edecektir seni, inşaallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.