Cevher İlhan

Cevher İlhan

Ankara’nın Libya’ya “yaptırım” çarkı…

Ankara’nın Libya’ya “yaptırım” çarkı…

Geçtiğimiz haftanın hayhuyunda güme giden çarpıcı çelişkilerden biri, Başbakan Erdoğan’ın “Libya’ya yaptırım yanlıştır” ve “NATO’nun Libya’ya müdahâlesi saçmalık olur” sözlerinin akabinde Ankara’nın bir defa daha değişen garip tutumu…
Başbakan’ın, NATO’nun, ABD’nin ya da herhangi bir uluslar arası gücün bu ülkeye müdahâlesinin “felâket ve vahâmeti”ni bildirmesinin ardından hükûmetin tavır değişikliği...
Mâlûm olduğu üzere Başbakan, Libya’da petrole göz diken Batılılara seslenmiş, farklı niyetlerle uygulanacak “yaptırımlar”ın, yönetimi değil, zaten zor durumda olan Libya halkının şartlarını daha da zorlaştırıp zarar vereceğinden ve hiçbir sonuç vermeyeceğinden yakınmıştı.
Geçmişten günümüze ecnebilerin bölgede hep petrol ve maden rezervleri, petrol kuyuları, petrol boru hatları hesabını yaptığını ifade eden Erdoğan, “Biz Libya’yla ortak tarihe sahibiz. Türkiye’nin durumdan vazife çıkarma hesabı yok” demişti…
Türkiye’nin “her türlü müdahâleye” olduğu gibi “her türlü yaptırıma”da karşı olduğunu tekrarlayarak, “Yaptırım derken nasıl bir yaptırım uygulayacaksın?” sorusuyla yüklenmişti…

MÜDAHÂLEYE ZEMİN HAZIRLAMA…
“Her olan olayda ‘yaptırıma gidelim' derseniz dünya barışını sağlayamazsınız” serzenişinde bulunan Başbakan, başta ABD olmak üzere BM’yi egemenlik ve çıkar emellerinde istimal eden Batılılara, “Libya Libyalılarındır, yönetimlerin yanlışlarının faturası, halka çıkarılmamalıdır; yanlış yapmayın!” uyarısında bulunmuş; uluslar arası güçleri “çifte standartlı emellerinden vazgeçmeye, ilkeli davranmaya” dâvet etmişti...
Ne var ki Erdoğan’ın bütün bu “ikazları”na ve “kaygıları”na rağmen, BM Güvenlik Konseyi 1970 sayılı kararla Libya’ya silâh ve ekonomik ambargo dahil muhtelif “yaptırımlar”a hükmedip Uluslararası Ceza Divanı’na havale etmekte.
Bilindiği gibi Amerikan 6. Filosu Libya açıklarında. Clinton, “Libya’ya demokrasi olur ya da iç savaş görür” demişti. Gates, “Amerika’nın bölgedeki egemenlik ve çıkarlarının kontrolü adına Libya’ya saldırmak ve savunma sistemlerini yok etmek gerektiğini” söylemişti.
Libyalıların, “Bu bir halk hareketi, dış müdahâle istemiyoruz, Obama ABD’nin ve Batının çıkarını düşünüyor” tepkisine mukabil, Irak’ta ve Afganistan’da emperyal hegemonyası hesabına çoğu çocuk, yaşlı ve kadın milyonlarca sivili katleden ABD ve İngiltere’nin dayatmasıyla şimdi de “insanlık suçu” gerekçesiyle Libya’ya “yaptırımlar”da bulunulmakta…
Dahası, Libya’ya “yaptırımlar”la kalınmamakta; Libya hava sahasının uçuşa yasak bölge ilân edilmesini isteyen Washington, askerî müdahâleye hazırlanmakta. Bush’un “stratejik müttefiki”nden sonra ABD’nin Türkiye ile “model ortaklığı”nı ilân eden Obama, “ABD ve uluslar arası güçlerin Libya’ya âcil müdahale için bütün seçeneklere hazır olması gerektiğini” belirtip, BM’nin Libya’ya yönelik “yaptırımları”nı peşinen öncü olup övmekte…

VE TÜRKİYE, “YAPTIRIMLAR”A KATILIYOR!
Böylece aynen “Saddam’a karşı ‘Irak’ı özgürleştirme” yalanındaki gibi 42 yıldır tuttuğu diktatör “Kaddafi’ye karşı” güya “insan hakları ihlâlleri”, “özgürlükler” ve “insanî yardımın ulaştırılması” uydurmasıyla Libya’ya “müdahâle”ye ortam oluşturulmakta. Libya Libyalılara bırakılmamakta…
Tıpkı Birinci Körfez Savaşıyla petrol ülkesi Irak’ı işgale ortam hazırlamak desisesiyle on iki yıl süren amansız ambargo benzeri, Türkiye’nin iki katı topraklara sahip petrol ülkesi Libya’ya müdahâleyle el koymaya, bölünüp parçalanmasına zemin hazırlanmakta…
Ancak ilginç olan, Başbakan’ın İsrail’e “one minute” çıkışından sonra İsrail’le bütün askerî, ekonomik savunma sanayi işbirliği, anlaşma ve ihâlelerinin hız kesmeden devamı misâli, Erdoğan’ın “veryansın” ettiği “Libya’ya yaptırımlar”a AKP hükûmetinin resmen katılması…
Başbakan’ın âlây-ı vâlâ ile verdiği “söz”e rağmen, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal’ın, “Türkiye’nin Libya’ya ilişkin yaptırım ve ambargo kararına uyacağını” açıklaması, çarpıklığın ikrarı.
Neticede, Başbakan’ın dünya kamuoyunu Libya’ya karşı, petrol kaygısıyla değil vicdanla, hakla, hukukla, evrensel insanî değerlerle yaklaşma ve “ilkeli davranma” çağrısının aksine, AKP iktidarında Ankara çark edip “Libya’ya yaptırımlar”a katılıyor; Irak ve Afganistan işgaline destek verdiği gibi…
Libya’ya yaptırım saçmalıksa, hükûmet neden bu saçmalığa katılıyor? “İlkeli dış politika” bu mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevher İlhan Arşivi