AB’ye ya merhaba veya elveda
Birkaç ay evveldi, ‘AB kapısının dilencisi değiliz’ başlığıyla bir makale yazmıştık. 1959’dan beri bekletildiğimizi, dünkü komünist ülkelerinse birkaç yıl içinde üyeliğe kabul edildiklerini, iki yıl zaman tanımamızı, olmazsa bu sevdadan vazgeçmemiz gerektiğini tafsilatlı bir şekilde dile getirmiştik. O günlerde ilgili devlet bakanı Egemen Bağış da ‘fişi çeken biz olmayacağız’ diye ilginç ve aynı zamanda ‘bıçak kemiğe dayandı’ manasına gelen bir açıklama yapmıştı...
Keyfiyet o ki AB’nin Türk vatandaşı için artık bir mana ve kıymeti kalmamıştır.
Şimdilerde Türkiye’nin AB’ye bir ihtiyacı da yoktur.
AB’nin geleceği de parlak görünmüyor. Bazı önemli AB üyesi devletler, ekonomik sıkıntının sarmalındadır. Bu gidişle birliğin 10 yıla kalmaz safra atacağı beş esas ülkeden mürekkep bir yapıya dönüşeceği kuvvetle muhtemeldir. Bir başka ifadeyle mevcut AB şöyle veya böyle en fazla 10 yıl içinde bitecektir. Diğer yandan SSCB peyki Baltık, Orta Avrupa ve Balkan devletleri de AB’nin başına dert olmuştur.
Realite bu iken, Türkiye’ye karşı mahcup olması gereken işbu AB, ‘hem kel hem fodul’ kabarmasındadır.
Kıbrıs Rumlarına bile gösterdiği muhabbetin yüz binde birini Ankara’ya çok gören bu AB, parlamentosu vasıtasıyla iç işlerimize karışıyor. Yargıya müdahale ediyor. Genişlemeden sorumlu komiserlerinin olması yoksa kendisini de müstemleke komiseri mi yaptı? Gazeteci tutuklamaları Ergenekon soruşturmalarına gölge düşürmüşmüş... Ne keşif ama! Hangi ışıkölçerle bunu ölçtünüz? Madem bu kadar hassastınız neden 28 Şubatta sesiniz çıkmadı? Neden YAŞ mağdurları için tek kelam etmediniz? Zira 28 Şubat Fos Modern darbesinde ve YAŞ’larda mağdur olan muhafazakâr insanlardı. Onlar Avrupa için ötekilerdir. Siz bu ülkenin muhafazakârlarına temelden karşısınız. Eğer, muhafazakârlar, dindarlar yüzde 90’larda değil de yüzde 10’larda seyretseydi bugüne kadar 10 kere AB’deydik. Ama şunu bilin ki verdiğiniz kararın milletimizin gözünde 10 paralık değeri yoktur.
Nitekim sayın Bağış, doğru söyledi. “Bugüne kadar hiçbir parlamento raporu, dengeli ve gerçekleri içeren rapor olmadığı gibi, bugünkü de dengeli ve gerçekleri içeren bir rapor olmamıştır.” Bu diplomatik dilin tercümesi asılsız ve sallanarak konuşuyorsunuz demektir.
Seçimlerden sonra Türkiye bu işi son kere masaya yatırmalıdır. Yeni meclis ve yeni hükümetin ilk işi AB olmalı. Süre verelim ve bunu akde bağlayarak el sıkışalım.
Ya merhaba.
Veya elveda.
Biz en medeni kriterleri hazırlar ve dünya ile yarışırız. Üstelik insana yararlı kriterler ister Küba’da olsun ister Pekin’de ister Brüksel’de gocunmadan onları alır, zenginleştirir ve uygularız.
Bıktık bu pozitif kayırımcılıktan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.