Böyle bir 'uçmak' görülmemiştir
O nasıl uçmaktır ki, uçması var, kaçması yok! İbrahim Tatlıses'e kurşunlar yağdırdıktan sonra 174 kilometrelik hızla uçuyor da gidip evinde bekliyor.
Sınav sonucunu bekler gibi.
"Katil yakalanmak ister" tezini doğrulamak için, sanki özel gayret sarf etmiş, zanlı olarak yakalanan Abdullah Uçmak.
* * *
Hedef seçtiği kişiye karşı, kurşunla veya başka bir şekilde eylemini gerçekleştiren fail, tamamen ortadan kaybolmuyorsa, bunun anlamı vardır.
Yaptığı işte, kimin imzası olduğunu cümle âleme bildirmek ister.
Takdir görmeyi arzu eder.
Nasıl ince düşündüğünü, ne kadar becerikli olduğunu sergilemektir niyeti.
Ustaca yaptığı planı, tereyağından kıl çeker gibi gerçekleştirdiğini, herkesin görüp anlaması için çalışır.
Aslında bir yandan kaçıyor, saklanıyordur ama içindeki bu takdir edilme hissi, daha ağır basmaktadır.
* * *
Abdullah Uçmak, daha en baştan hatalar zincirini sağlam kurmuş.
Öyle ki yakalanmaması imkân dışı...
Eylemde kullandığı araç, kiralık.
Kendi adıyla kiralamış.
Araçta uydudan takip cihazı var.
Hangi saatte nereye gitti, nerede durdu, nereden kaç kilometre hızla geçti, hepsi kayıtlı.
Ayrıca yıllar öncesine dayanan ve kurşunların lafa karıştığı husumet, polisin ve basının malûmu.
Sık sık ölüm tehditleri de cabası.
* * *
Takdir görme arzusunun bir kısmı da nasıl sözünde durduğuyla ilgili.
"Vururum dedi, vurdu. Vay canına!" dedirtmek var işin ucunda.
Sözünün eri olduğunu cümle âlem gördü!
Biz buradan bakınca böyle anlıyoruz.
* * *
Olay yerinden uzaklaşırken, 174 kilometrelik hız da çok abartılı.
Tabakhaneye malzeme götüren o kadar hız yapmaz şehir içinde; kaçan niye yapsın?
Herhangi bir araç o kadar hızlı giderken görülüp tespit edilse, emniyet yetkilileri nereden gelip nereye gittiğini merak eder mecburen.
Uydudan takip cihazı bulunmasa bile o kadar hızlı giden bir araç dikkat çekerdi.
Üstüne bir de gişelerden OGS olmadığı için kaçak geçişi ekleyin.
OGS yok, KGS yok, köprüden bile 155'lik hızla geçiyor.
Bir tek "Beni yakalayın, ben yaptım, buradayım" diye bağırmadığı kalmış; telefon da edebilirdi.
* * *
İşte bu yüzden Attila İlhan'ın "Böyle bir sevmek görülmemiştir" şiirini hatırladık da "böyle bir uçmak görülmemiştir" dedik.
Zaten mesele uçmakta değil, konmakta; zor olan o.
Yarın zanlı "Ne adamlar vurdum..." diye açıklama yaparsa da şaşmayalım.
Ama hakkını yememek lazım, ertesi gün gidip arabayı kiralama şirketine teslim etmişler.
* * *
Vali Hüseyin Avni Mutlu'nun "Olayla doğrudan bağlantısının olduğu yönünde elimizdeki deliller fevkalade yeterlidir" demesine karşılık, Uçmak'ın avukatı başka türlü konuşuyor.
Avukat, "Silah da ona ait değil, araç da... Başkası yapmıştır" dedi.
Olabilir.
Mahkeme safhası var sırada.
Belki de gerçek fail, kedidir kedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.