7. Şart
Washington, DC
Recep Tayyip Erdoğan’ın sunduğu seçim beyannamesini basın, ‘5 madde ön plana çıktı’ diye verdi. Tam dikkat edilememiş. AK Parti genel başkanı, 2023’e giden yolda 5 değil 6 maddeyi başlık yaptı. Sıralayalım. İleri demokrasi, büyük ekonomi, güçlü toplum, yaşanabilir çevre, marka şehirler, marka şirketler.
Dile getirilen görüş, teklif, taahhüt, proje, niyet ve ufuk bütünüyle Türkiye’mizin yarınlarının refahına, insanının mutluluğuna, hak ettiği yere varması için yakalaması gereken kalkınma şartlarına dairdir.
Türkiye’de coğrafyası, sosyolojisi, hukuku, iş hayatı, sermayesi ve toplumu ile müthiş şeyler oluyor. Şu an AK Parti oyun kurucu rolde. O, oyun kurduğu için diğer iki parti de çatışmalı şekilde de olsa iktidar partisiyle yarış halindeler.
ABD’nin Türkiye eski büyükelçisi Ross Wilson, geçen cuma günü yurdumuzun Washington’daki düşünce kurumu SETA’nın ‘Genç Alimler’ toplantısında bir konuşma yaptı. Tecrübeli diplomatın şu sözleri, vesika değerindedir:
-Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gittim. Gördüm ki Türkler, son iki-üç yüzyılda olmadığı kadar kendilerine güven duymaktalar.
Olması gereken işte buydu!!!
Kalemi elimize aldığımızdan bu yana bunu yapmaya çalıştık. Milletimize bulaştırılmış aşağılık kompleksini var gücümüzle söküp atmaya uğraştık. Büyük ufukları işaret ettik. ‘Deden yaptıysa sen de yapabilirsin’ dedik, ‘lider ülke Türkiye’ dedik, ‘Bölgesel Süper Güç’ dedik, ‘Cihan Devleti’ dedik vs vs...
İki yılı Amerika’da olmak üzere üç yıldır batıda yaşayan bir insan olarak çok net bir şekilde ifade edelim ki bırakın Avrupa’yı bugün Türkiye, Amerika’dan hayranlıkla takip edilmekte. Burada her gün çeşitli örneklere şahit olmaktayız. Ülkemizde Kürtçülük yakın zamanlarda bitecektir. Bir marjinal grup her zaman kalır. Hiç kimse köpüğe aldanmasın. Şu gün Kürt kardeşlerimize üste para verseniz Türkiye’den kesinlikle kopmazlar. Aksine Erbil, yuvaya dönme fırsatını arayacaktır. Diyarbakır’daki cuma namazları, ‘70’lerin Toplu Sabah Namazlarına benziyor. Yarın onlar da acı tebessümlerle hatırlanır. Son tutundukları daldır. AK Parti, bu seçimlerde Güneydoğu’da tahmin edilmeyecek kadar yüksek oy alırsa kimse şaşırmasın. Sayın Wilson, ‘Türkler’ derken ırk anlamında söylemiyor. Her ferdiyle Türk vatandaşını kastediyor.
Başa dönelim, beyannamede 5 değil 6 söylendi dedik, hakikatte ise 7 olması gerekirdi hatırlatmasını yaptık. Ne demek istiyoruz? Yazılarımızı, konferanslarımızı takip edenler bilir ki şu üç şartı son senelerde sıkça dile getirdik:
Marka şehir.
Marka şirket.
Marka insan.
En son, kısa bir süreliğine İstanbul’a gittiğimizde İhlas Holding’de ayda bir tertiplenen Dostlar Meclisi ekim toplantısındaki konuşmamızda bunları terennüm etmiştik. Topluma mal olma sürecine girmiş olmasına elbette ki fevkalade memnun olduk. Ancak metni kaleme alanlar ihtimal ki yetiştirme telaşından Marka İnsan şartını atlamışlardı. Kalkınmamızın kalıcı hale gelmesi bu üçe bağlıdır. En olmazsa olmazı ise Marka İnsandır. Bunları lüzumsuz övünme maksadıyla dile getirmedik. Bir kastımız var. Elinde kalem olan fikir üretmeli, babalarımızın diliyle ‘imâl-i fikr’ etmeli, diyoruz. Sütun, mikrofon ve ekran dedikodu yapılan barlar değildir. Amigo tribünü de değildir. Demek ki fikir adamı üretim yapınca o fikir adresini buluyor. Şu son örnektir.
Zaten tarihimizin parlak zamanlarındaki sır da burada saklı?
İcraat adamlarının arkasında tefekkür eden beyinler ve duyan gönüller vardı. İmparatorluğu zirveye taşıyan sebep, Ebussuud-Aziz Mahmud-Kanuni denklemidir.
Ne gün haysiyetli kalem ve kalbler çekilip de yerini rakı masası beslemeleri aldıysa devlet umuru kısır, hışır ve mat vaziyetlere düştü.
7. Şartı da yerine yazmalı:
Marka insan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.