Başbakan ve AK Parti Lideri Sayın Tayyip Erdoğan, 2023 Türkiyesi’ni anlattı. Bunu, partisinin programı şeklinde millete sundu. Genelde seçim beyannameleri, yasama dönemi yani 4 yıl için partinin yapacaklarını söyler, seçmenin beğenisine sunar, oy ister. AK Parti 12 yıl sonrası Türkeyesi’ni nasıl oluşturacaklarını anlattı ki 3 yasama dönemidir.
Bu husus muhalefet partilerimizi kızdıracak. Hele önümüzdeki 3 seçimde de (2011, 2015, 2019) Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kazanacağı varsayımına dayandığı için, asabiyet büyük olacak.
Şaka bir yana, muhalefet partilerimizin önümüzdeki 4 yıl ne yapacaklarını da bilmek isteriz. Ne yapamayacaklarını da... Kopya çekmemek kaydıyla...
2023, Cumhuriyet’in 100. yılıdır. Pek de yakın sayılmayacak bir zamana atıf yapan bu program gerçekçi mi, inandırıcı mı? Ben şahsen gerçekleştirilebilir buldum ki, okuyucularım benim her iddiaya inanmakta zorlandığımı bilirler. Ama biz, böyle bir Türkiye hayal ederek, bunu başarabileceğimize inanarak doğup yetiştik. Fakat güçlü ve çağdaş Türkiye hayali 1960, 1971, 1980 darbelerini yedi. Kötü yöneticiler, küçük adamlar dönemleri de yaşadık.
Zaten Sayın Başbakan, bu projenin gerçekleşmesi için yepyeni bir Türkiye’nin yepyeni ve milletçe üzerinde anlaşmaya varılmış bir anayasa ile mümkün olabileceğini daha baştan söyledi. Katılıyoruz. Bu anayasa bize gerçek demokrasiyi getirmelidir. Asker ve yargı, tam Batı’daki gibi düzenlenmelidir. Ama başka unsurlar da var:
Dış politikayı doğru yönetmek başta gelir. Dış politikada hata, içeride gerçekleştirilecek nice başarıyı sıfırlayacak güçtedir. Türkiye gibi Arz’ın en jeostratejik kesimine yerleşmiş bir devlet için büsbütün böyledir. Bu konumumuzu lehimize işler hâle getirmeliyiz, aleyhimize değil. Diğer bir şart, yönetimde ehliyetli, yetenekli kadrolardır. Devlet hayatında ehliyetsiz kişi, pek çok başarıyı anlamsız hâle getirebilir. Bu şartlarda ve olumlu ortamda, Sayın Erdoğan’ın 2023 Türkiyesi gerçekleşebilir. Tarihte daha da büyük işler yaptık. Bunu niçin yapabilmeyelim?