Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

Devlet artistleri!

Devlet artistleri!

Kültürle ilgili konular artık gazetelerin ve televizyonların gündemlerine giremiyor. Neyse ki, Ankara Devlet Tiyatrosundaki vukuat mevzuyu ekranlara ve sütunlara taşıdı.
Konuyla ilgili yazımız “Devlet Tuluat Tiyatrosu” umduğumuzdan fazla alâkaya mazhar oldu. Ne yalan söyleyeyim, “umutsuz vak’a” olan Kültür Bakanı’nın fikrimizi destekleyen bir açıklama yapmasını asla beklemiyorduk.
Sadece Bakan’ın kişiliğinden ötürü değil, hengi bakan olursa olsun, kendi teşkilat yapısı içinde bulunan kurumların elden çıkmasını istemez. Nüfusunu ve nüfuzunu korumak ister. Bu kurumlar siyasetin araçlarıdır. Her ne kadar Devlet Tiyatroları bakanın tam kontrolünde değilse de, bu özerk yapı içinde bile bir bakanın yapacağı şeyler vardır. İlaveten, seçim konuşmaları sırasında bu kurumların yapıp ettikleri de zikredilir.
Bakan beni yanıltmak yiğitliğini birkaç gün bile sürdüremedi!
Meğer öyle konuşmamış (mış)!
Bu çarka nedense hiç şaşırmadım!
Bakanın kökeni itibarıyla, devletin sırtına yük olan tek partici kurumları yeni bir biçime sokması, özelleştirmesi, elbette düşünülemezdi. Eğer bu sahada bir şeyler yapılacaksa, mevcuttan bakandan başka birisi o koltukta oturuyor olmalıdır!
Nitekim Bakan da hemen övünmeye başladı. “Ben bakan olmadan şu kadar sahne vardı, benim zamanımda...”
Mübarek olsun!
Biz sayı hesabı ile meşgul değiliz. Prensip, ilke önemli.
Prensip olarak “devlet memuru sanatçı” olacak mı, olmayacak mı?
Bir ara Sovyetler Birliğindeki halk sanatçılığına özenilerek diğer alanlarda da devlet sanatçılığı ihdas edilmişti, neyse ki iptal edildi!
“Devletin bakkalı olmaz” dedik. Birçok iktisadî kurumu özelleştirdik. Tekel gibi dev bir ekonomiyi devletin dışına çıkardık.
Stratejik sayılan Telekom’u, keza özelleştirdik.
Şimdi kazançta mıyız, kayıpta mı?
Bunları mevcut bakanla tartışmanın anlamı yok. Çünkü ondan böyle bir ufuk beklemek boşuna ümitlenmektir. Fakat Türkiye devlet kurumu olan tiyatrolardan, operalardan, balelerden kurtulmadan zihniyet dönüşümünü tamamlayamaz.
Tekrar edelim: Devlet bu alanlara desteğini sürdürmeli. Fakat, kendi çatısı altında olmamak kaydıyla.
Devlet Tiyatro’yu bütçesi ile besliyor, büyük meblağlar ayırıyor. Operayı ve baleyi ondan daha fazla meblağ ayırarak destekliyor.
Bu kurumları özelleştirmeye açsın. Talep olmuyorsa, ki olması sürpriz olur, bu paraları şu anda yönetici olanların ve çalışanların oluşturacağı bir yapıya aktarsın. Hatta binaları da onların kullanımına tahsis etsin. Milletin parasıyla millete saygısızlık etme alışkanlığı anında ortadan kalkar. Gerçek sanatçı ile kadro sanatçıları ayan beyan ayrılır.
Devlet bu alanlarda tekel oluşturmasa belki de büyük sermayedarlar bu kurumlara destek vermekte istekli olurlar.
12 Haziran’dan sonra Anayasa değişikliğine paralel olarak, devlet tekelindeki kültür kurumlarının yeniden yapılandırılması da ilk gündem maddesi olmalı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Asım Yenihaber Arşivi