Sert çıkışlar üzerine yapılan uyarıların etkisi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'nın Strazburg şehrinde yapılan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi toplantısında Fransız parlamenterlere ne dedi?
Böyle soru mu olur!
Herkes öğrendi oradaki çıkışı.
Mısır'daki sağır sultan bile duydu:
"Fransız kaldınız."
*
Ne yapalım, sorular hep zor olacak diye bir kaide yok ya!
Bazen en iyi bilinen yerden de soru gelebilir.
Ve geleceğe ilişkin konular üzerinde, geçmişe bakarak fikir yürütmek mümkündür.
Yakında bir NATO toplantısı yapılırsa, Başbakan Erdoğan'ın orada ne diyeceğini az çok tahmin edebiliriz:
"Nato kafa, nato mermer."
*
Tabii, tercümesi nasıl yapılacak; kim ne anlayacaktır, orasını bilemeyiz.
"Fransız kalma" sözünü de tam tercüme edemediler ve bazıları günler sonra anladı.
Hâlâ anlamayanlardan da ümitli olmak gerek.
*
Muhalefet oradaki sert çıkışı beğenmedi.
MHP Lideri Bahçeli, öfke kontrolü konusunda tavsiyede bulundu ve diplomatik dile uymayan tavırlardan, ülkenin zarar görebileceğine işaret etti.
Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Konseyi gibi uluslar arası toplantılarda görev alan diplomatların, pek alışık olmadığı türden konuşmalar, kabul etmek gerekir ki onları şaşırtabilir.
"Fransız kaldınız" ifadesi gibi, "van minut" tepkisi gibi.
*
Karşısındakine hakaret ederken bile nezaketten uzaklaşmayan diplomatların, Başbakan Erdoğan'ın tarzına yabancı oldukları herkesin malûmu.
Biraz da varsayım üzerine konuşalım.
Diyelim ki Başbakan Erdoğan o şekilde davranmadı.
Her iki çıkışını da "diplomatik nezaket" çerçevesi içinde yaptı.
Fikir vermesi bakımından Bülent Ecevit'in gayet saygılı üslubunu hatırlayalım burada.
O durumda, bırakın bütün dünyada yankı bulmasını, haber değeri bile zayıf olmaz mıydı?
*
Dışarıda yapılan toplantılarda nezaket tavsiyesinde bulunanların, kendilerinin de zaman zaman sert tavırla hareket ettiklerini de görüyoruz.
Mitinglerde, Meclis'te ve herhangi bir yerdeki toplantıda epey ağır konuştuklarına şahidiz.
Nitekim yakın zaman önce Baykal da hoş olmayan bir ifade kullanmış, Başbakan Erdoğan hakkında konuşurken kendini tutamayıp, kameraların önünde "ulan" diye söze girmişti.
Kimse o sözün üzerine fazla gitmediyse de sıkı Baykalcılar bile şık bulmadı.
*
Ertesi gün CHP'nin eski lideri Baykal, çıkıp özür diledi.
Kimden?
Halktan.
Erdoğan'dan değil.
O da bir şey ama asıl o sözünün muhatabından özür dilemesi gerekirdi.
Eşi uyarmış da o yüzden halktan özür dilemek zorunda hissetmiş kendini.
Eşinin uyarmasının etkili olması da güzel tabii.
Hiç umarsamayabilirdi de.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.