Nijerya Seçimleri
Arap dünyasındaki ayaklanmalar gündemi meşgul ettiğinden Nijerya’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri tamamen gölgede kaldı. Oysa Nijerya’da seçim öncesinde de sancılı ve telaşlı bir bekleyiş vardı. Bunun da sebebi âdil ve dürüst bir seçim yapılmayacağı endişesiydi. Halkın önceden belirlenen sonuçlara psikolojik yönden hazırlanması için seçimler iki kez ertelendi. Bu merhalede yönlendirme aracı olarak kullanılan medyada, seçimi kazanması istenen Goodluck Jonathan’dan sürekli “seçimleri kazanması beklenen” veya “seçimleri kazanmasına kesin gözüyle bakılan” diye söz edildi. Oysa bu bir tahmini veya tespiti değil temenniyi ve arzuyu ifade ediyordu. Bu tür yönlendirme metotlarının toplumun kararsız kesiminde etkili olduğu biliniyor. Fakat Nijerya’da asıl amaç bu kesimi etkilemekten ziyade sonuçları reddetmesi beklenen kesimi yatıştırmaydı. Çünkü söz konusu kararsız kesimin etkilenmesi halinde dahi dürüstçe yapılacak seçimlerden Jonathan’ın zaferle çıkmasının zayıf bir ihtimal olduğu, dolayısıyla onun kazanması için hileye başvurulmasının zorunlu olduğu düşünülüyordu. Söz konusu ifadelerin yoğun ve etkin bir şekilde kullanılması, halkın belirlenen sonuca hazırlanması için psikolojik etkileme ve yatıştırma kampanyasıydı. Ama patlak veren hadiseler bu kampanyanın başarılı olamadığını gösteriyor.
Nijerya Afrika’nın en kalabalık ülkesidir. 120 milyon civarında nüfus barındırdığı tahmin ediliyor. İkinci bir önemli özelliği Afrika’nın en fazla petrol ihraç eden ülkesi olmasıdır. Normalde petrol gelirinin ülkenin ekonomik durumunu iyi bir düzeyde tutması gerekirken Afrika’nın geneli gibi geri kalmış durumdadır. Bunun da sebebi yolsuzluklar ve yönetimi elde tutan kadronun ulusal gelirin önemli bir kısmını yürütmesidir. Bu ülkenin üçüncü bir önemli özelliği de Müslüman ve Hıristiyan nüfusun birbirine yakın olması ve halkın yoksulluğundan istifadeyle yoğun bir misyonerlik faaliyeti yürütülmesi sebebiyle sık sık çatışmalar yaşanmasıdır. Bu vasıfları yöneticilerin belirlenmesi stratejilerini de etkiliyor.
Misyonerler, faaliyetlerini yürütebilmek için kendilerine destek verecek, önlerini açacak bir yönetim istediklerinden seçimlerdeki hile ve sahtekârlığa yardımcı oluyorlar. Onlara da bu konuda arkalarında duran emperyalistler, Batı destek veriyor.
Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en önemli iki rakibi misyoner tabakasının desteklediği Goodluck Jonathan ile Müslüman nüfusun desteklediği Muhammed Buhari’ydi.
Buhari, 31 Aralık 1983’te gerçekleştirdiği askerî darbeyle ülkede yönetimi ele almış eski bir tümgeneraldir. Fakat onun yönetimi uzun sürmedi ve 27 Ağustos 1985’te İbrahim Babangida’nın gerçekleştirdiği başka bir darbeyle son buldu. Babangida ülkede tam bir dikta rejimini hâkim kıldı.
Son seçimlerde Müslüman halkın Buhari’yi desteklemesinin en önemli sebeplerinden biri çocuklarına, yetişen Müslümanlara musallat olan, halkın yoksulluğunu hıristiyanlaştırmada istismar eden misyonerliğin her yerde önünü açan ve ona açıktan destek veren biri yerine dengeli politika izlemesi beklenen birini iş başına getirmekti. Yoksa Buhari’nin ülkeye İslâm’ı hâkim kılmasını bekledikleri için değil.
Eğer gerçekten dürüst bir seçim yapılmış olsaydı Buhari’nin seçilmesi kuvvetli bir ihtimaldi. 9 Nisan 2011’de yayınlanan “Gündemden Notlar” başlıklı yazımızda da bunu belirtmiştik. Buhari’den söz edilirken sürekli eski bir cunta lideri olduğunun vurgulanması, cuntacıların halk tarafından istenmemesi sebebiyle bir göz yanıltma aracı olarak kullanılıyor. Tabii onun gerek zikrettiğimiz sebepten ve gerekse Müslüman halkın önünde daha iyi bir alternatif olmaması sebebiyle desteklenmesi de yanıltıcı olmamalı. Bir dava veya hareket önderi değil, Müslüman halkın önceliklerini dikkate alması beklenen asker kökenli bir siyasetçidir.
Fakat seçimlerin dürüstçe yapılmaması ülkenin karışmasına ve büyük çalkantılara sebep oldu. Olaylarla ilgili haberlerin çarpıtılarak kamuoyuna yansıtıldığının dikkate alınmasını ve özellikle Müslümanların imajlarını yıpratma amaçlı haberlere şüpheyle yaklaşılmasını öneriyoruz.
Nijerya 26 Nisan’da da valilikler seçimi gerçekleştirecek. Bu seçim de en az cumhurbaşkanlığı seçimi kadar sancılı olacaktır. Misyonerlik faaliyetlerinde valilerin tutumu da son derece etkilidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.