Bulgaristan’da Müftülük Zaferi
Bulgaristan’da baş müftülük makamıyla ilgili olarak Müslümanlar iyi bir sınav verdi. Onların dinî kimliklerine ve müesseselerine müdahale anlamına gelen ve hukuk ilkelerinden tamamen uzak yargı kararına karşı ortak tavır takınmak suretiyle zafer elde ettiler.
Bulgaristan’da baş müftülük Müslümanlar açısından Diyanet İşleri Başkanlığı makamına tekabül ediyor. Böyle bir makama oturacak kişinin her şeyden önce Müslümanların inanç ve değerlerini paylaşan, bunun için çalışan, onların hukuklarını savunan, onlar için çalışan ve onlardan biri olması gerekir. Eğer hâkim sistemin Müslümanlara yönelik baskı ve yaptırımlarını uygulamak üzere görevlendirilmiş biri olursa sistemin Müslümanlar arasındaki maşası ve demir sopası görevi görmenin ötesine geçemez. Sosyalist rejim döneminde Bulgaristan istihbaratının bir elemanı olarak görev yapan ve dinî konularda oldukça cahil Nedim Gencev böyleydi. Onu bu makama yerleştirmek için tamamen hukuk dışı karar veren mahkemenin amacı da onun böyle bir görev icra etmesine imkân sağlamaktı. Dolayısıyla bu karar hukuki değil tamamen siyasiydi.
Müslümanların hem bu karar karşısındaki dik duruşu hem de herhangi bir ihtilafa düşmeden ortak tavır sergilemeleri yargının oyununu bozdu. Eğer bu dik duruş ve ittifak sağlanamasaydı yargı kanalıyla gerçekleştirilmek istenen oyun başarılı olabilirdi.
Baş müftülük hakkında şu an Müslümanların ortak tavırlarıyla yeniden seçilen Mustafa Aliş Haci’nin, tartışmaların ilk döneminde kendisiyle şahsen yaptığım görüşmede verdiği bilgiyi burada aktarmakta yarar görüyorum:
“Bulgaristan devleti kurulduğundan bu yana ülkedeki Müslümanların belli bir yönetimleri var. Bu da baş müftülüktür. O zamandan beri her ne kadar hükûmet ve yönetim değişiklikleri olduysa da baş müftülük vardı ve bugün hâlâ var. Bulgaristan Müslümanlarının resmi temsilcisi baş müftülüktür. Bu makamda bir baş müftü ve onun yardımcıları görev yapıyor. Ayrıca baş müftülüğe bağlı bölge müftülükleri var. Şu anda on tane bölge müftüsü görev yapıyor. Daha önce bölge müftülerinin sayısı daha fazla idi. Her bölgede bu bölge müftülerine bağlı olarak görev yapan imamlarımız var...
Komünistliğin çökmesinden sonra Müslümanlar arasında bir ikilik çıktı. Çünkü daha önce komünist iktidar tarafından tayin edilmiş bir müftümüz vardı: Nedim Gencev bey. Normalde Müslümanların baş müftülerinin tayinle değil Müslüman kitleyi temsil edecek delegelerin seçimleriyle belirlenmesi gerekir. Buna binaen komünizmin çökmesinden sonra Müslümanlar bir kongre düzenleyerek baş müftüyü seçimle belirleme kararı aldılar. Müslüman kongre kararı alınca Nedim Gencev de: “Kongreye giderek bu ikiliğe bir son vereceğiz” demişti. Nitekim onun imzasıyla onun taraftarlarından bazıları kongreye geldiler. Fakat Nedim bey öyle bir anlayışa sahip ki, ya baş müftülük koltuğunda onun oturuyor olması lazım ya da Bulgaristan’da İslam olmaması. Onun görüşü budur.
Nitekim daha sonra kongre düzenlendi ve Müslümanlar yeni baş müftüyü seçtiler. Ama Nedim Gencev İslam kongresinden sonra da faaliyetlerini durdurmadı. Müftülüğe paralel bir Hayırseverler Cemiyeti oluşturmuştu. Onun baş müftülük görevinde olduğu sırada yapılan birtakım anlaşmalar ve kontratlarla vakıf mallarımızın çoğu bu cemiyete verilmiş olduğundan bugün hâlâ vakıf mallarının geliri bu cemiyete gitmektedir. Bu da maddi sıkıntımızın artmasına neden olmaktadır.”
Allah’ın izniyle son kongre ülkedeki Müslümanların tam bir ittifak oluşturduğunu ve hem Nedim Gencev’in, hem de onun arkasında duran derin devletin, bu mekanizmaya hizmet eden siyasi yargının oyununa karşı Müslümanları temsil eden tüm delegelerin ortak tavır sergilediğini gösteriyor. Bu ortak tavrın, Nedim Gencev’in Müslümanların hukukunu istismardan başka anlamı olmayan ve onlara hiçbir yarar sağlamayan çalışmalarının da önüne geçeceğini ümit ediyorum.
Bulgaristan Müslümanlarının birlik ve dayanışma içinde olmaları, bilgilenmeleri ve bilinçlenmeleri için yapılacak çalışmalar açısından da büyük önem arz ediyor. Derin devletin kirli elini temsil eden Gencev bu konuda önemli bir ayak bağıdır. Müslümanların bu bağdan tamamen kurtuluncaya kadar ısrarla çalışmaları ve onun sözde “gönüllü” çalışmalarına da kesinlikle iltifat etmemeleri gerekir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.