Büyük bir gizlilik içinde hazırlanan ve henüz dışarıya tek kelimelik dahi bilgi sızdırılmayan "Çılgın proje"nin açıklanması ertelenmeseydi, çoktan öğrenmiş olacaktık.

Sır... Bilen duyan kim varsa, ağzı mühürlü.

Duyanı, heykel gibi bir anda donduran, konuşup yazamaz hale getiren o çılgın projeyi öğrenmeye dört gün kaldı.

"Yabancı değiliz, ayağımız alışsın" teranesiyle yuvarlak hesap gerekirse, yüz saat kadar.

27 Nisan Çarşamba günü açıklanacak.

O güne kadar her isteyen tahmin yürütmekte serbest.

*

En çarpıcı tahmin, ikinci boğaz!

Çatalca-Silivri hattı üzerinden, Karadeniz ile Marmara arasında, yeni bir boğaz açılacağı ve böylece tehlike arzeden tanker geçişlerinin oradan yapılacağı, hem çarpıcı hem de en ciddi tahminlerden biri.

Yüzlerce yıllık bu fikrin hayata geçmesi, şüphesiz mevcut İstanbul Boğazı'ndaki tehlikeyi uzaklaştıracaktır.

Daha önce patlayanı da gördük, dümeni kilitlenip yalılara bindireni de, karaya oturanı da.

Fakat yeni bir boğaz açılınca, ister istemez etrafında yerleşim yapılacak.

Her biri güçlü bir bomba gibi geçen petrol tankerleri, yeni boğaz için tehlikeli olmayacak mı?

*

Bir başka tahmin, İstanbul'daki kötü yapılaşmanın bir uçtan bir uca yıkılarak yeniden inşa edilmesi...

Bu düşünce, bendenizin ısrarla üzerinde durduğum bir konu.

Ya deprem yıkacak, ya da karar verip kendi elimizle yıkıp yeniden inşa edeceğiz bu şehri.

Düzgün, modern ve insanca bir proje üzerinden...

Önce Sur içi, sonra Eyüp, Üsküdar, Kadıköy, Ümraniye, Bakırköy ve gittikçe genişleyen bir şekilde şantiye büyüyecek.

Sadece tarihî eserler kalacak, diğerleri dümdüz edilecek.

Bu sayede çarpık yapılaşma son bulacak, geniş caddeler, parklar, yeşil alanlar düzenlenecek.

*

Geri sayım devam ederken, bir yandan da tahminler geliyor.

Arkadaşlara fikir danışıyorum, hiç biri "Yönetimi CHP'ye devretmek" bahsine girmedi.

Hâlbuki bundan daha çılgın bir proje düşünmek mümkün değil.

Başbakan Erdoğan, "Seçime kadar yönetimi size bırakıyoruz, buyurun siz de biraz iktidar yüzü görün" dese, şunun şurasında iki ay da CHP'li arkadaşlar otursa koltuğa, fena mı olur?

İSİM DEDİĞİN BÖYLE OLUR

En uzun isimli milletvekili adayı açıklandı... Haberi Anadolu Ajansı geçti ve baktık, AA dedik. Saadet Partisi Denizli 5. sırada bulunan Haşim Ahmet Abdülbaki Buğra Bahadır Nebioğulları.

Babasının arkadaşlarından her biri isim önerince, kırmamak için hepsi birden konulmuş.

Resmî dairelere ve hastaneye gittiğinde zorluk yaşıyormuş Nebioğulları.

Askerde bu yüzden komutanından tokat yemiş; komutan "Böyle isim mi olur, sen benimle dalga mı geçiyorsun" diye çakmış tokatı.

*

Adayımız, kızına da kendisi gibi uzun bir isim seçmiş: Aybike Güliz Enzel Yağmur Eflinnisa.

Gelgelelim, "Yaşadığım sorunları kızımın da yaşamamasını istiyorum" diyor.

Nasıl olacak bu iş? Kızının ismindeki harf sayısı bir fazla, şayet yanlış saymadıysam!

Madem o kadar zorluk yaşadın, aziz kardeşim, kızının da o sorunları yaşamasını istemiyorsun, niye daha fazla harften oluşan beş isim birden koydun?

Yarın kızın büyüyüp evlenince, soyadını korumak isterse, "Senin soyadın benimkinden sonra yer alacak" derse eşine?

Der mi der! Kim mani olacak?