Suriye’ye kardeşlik çözümü
1960’ların ilk yıllarına kadar Şam’da kim erken kalkarsa o askerî darbe yapardı. Darbe haberleri artık kanıksanmıştı. 1963 Darbesi kalıcı oldu. Hafız Esed, bu darbede önemli rol oynadı. 1970’ten itibaren tek adamdı. Bu yeni rejim temelde bir azınlık rejimiydi. Suriye Alevisi yüzde 7’lik bir ekalliyet, çoğunluğa hakimdi. Rejimin karakteri Baasçı nasyonal sosyalist, SSCB dostu ve Türkiye düşmanı olmaktı. Muhaberat denilen istihbaratın hakim olduğu bir devlet mevzubahisti. O kadar ki fıkralar bile çıkmıştı. Deniyordu ki: Suriye’nin yarı nüfusu muhaberatta çalışır, diğer yarısı ise müracaat etmiştir sırasını bekliyor...
Şam, illegal Kürt nasyonal sosyalist partisine 15 sene müddetle karargâhlık yaptı. Şimdi İmralı’da olan Ergenekon’un diğer yüzü malum kişi Şam’ın Türkiye’ye karşı bir tehdit kozuydu. Ortak payda, ateizm, ırkçı sosyalizm ve Türkiye’yi bölme isteğiydi.
Türkiye’de Hafız Esed’den nefret ediliyordu. Ağır zulümler yaptı. Hama’da 20 bin kadar insanı öldürmesi tarihe Hama Katliamı diye geçti. Golan Tepelerini ise beceriksizce İsrail’e kaptırmışlardı. Diktatörün heykelleri şimdi sokaklarda sürütülüp tekmeleniyor.
2000’de ölümü üzerine oğlu Beşar Esed iş başına getirildi. Oğul, babasıyla zıt seciyede çıktı. Ilımlı bir insandı. Türkiye ile çok yakınlaştı. Zira taban buna yatkındı. Suriye, Filistin, Irak ve Ürdün demek doğrudan Anadolu halkı demekti. Beşar Esed’le Tayyip Erdoğan çok yakın tarihlerde işbaşına geldiler. O dönemde Suriye, ABD’den yana çok zor günler geçirdi. Washington vurdu vuracaktı. Eğer vurulmadıysa bu, Ankara’nın Şam’ın arkasındaki sağlam duruşundan oldu. Suriye, İsrail gibi bir düşmanla komşuydu. Türkiye ile vize, sınır ve her şey kalktı. İki ülkede ortak bakanlar kurulu toplandı, Kürtlere ilk defa vatandaşlık verildi, gerçekçi gelişmeler oldu.
Doğrusu Tunus’ta, ardından da Mısır’da olaylar patlak verince Suriye ihtimal sıralamasında aşağılardaydı. Ne var ki zaman, dünyaya iki sürpriz yaşattı. Kaddafi’nin bu kadar dayanması bir sürprizdi, Beşar Esed’ın halka silah kullanması diğer sürpriz. Cumhurbaşkanı Esed’in savunması şudur: 1963’ten beri devam eden OHAL’i kaldırdım. Demokratik reform ve değişim adına beklenen ne varsa, seçimler, çok partili hayat, basın hürriyeti hepsini veriyorum fakat hadiseler durmuyor...
İşte işin sırrı da burada:
OHAL’in yaşı Beşar Esed’in yaşından büyük. O rezalete son verdiği, bütün değişim isteklerini kabul ettiği halde Suriye, alev alev. Hayli ölü var. Cenaze merasimlerine bile ateş açılıyor. Bunun sebepleri iç içedir. Halkın güvensizliği, yılların ezilmişliği, Bürokrasinin saltanatı bırakmak istememesi, komşu ve uzak istihbaratın devrede olması. Beşar Esed, rüzgâra kapılmış gidiyor, kontrolü kaybetmek üzere. Silah O’nun eline verilmiş, tetiği başkaları çekmekte.
Amerika Suriye’yi vurdu vuracakken Ankara’ya demiştik ki: Yarın Suriye Parlamentosu Türkiye’ye ilhak kararı alsa buna dair bir planınız var mı?
O soru yine gündemde...
Şimdi coğrafik manzara şudur:
Suriye şimalindeki/kuzeyindeki Türkiye’den emin.
Türkiye’nin güneyi ise giderek düşündürücü olmakta.
Suriye’den Türkiye’ye doğru iki imdat sesinden biri gelebilir:
Ya halk imdat isteyecektir veya Beşar Esed...
Her halükârda müdahil olma mecburiyetimiz doğabilir.
Alevler biraz daha yükselirse Ankara, Şam’a seyirci kalamaz. Kardeşlik Çözümü devreye sokulmalıdır. Bu ismi verdiğimiz teklifimiz şudur:
Suriye Muhalifleriyle mevcut yönetimi İstanbul’da aynı masa etrafında toplayan Ankara, Beşar Esed’den gerekli garantiyi aldıktan sonra Suriye halkına ‘değişimin teminatı biziz, herkes işine dönsün’ demelidir.
Emin olunuz sükûnet avdet eder.
Bin çevik kuvvet polisimiz gösteri olan yerlerde Suriye emniyetine destek de olabilir. Orada dökülen kanlar aynı zamanda Anadolu insanının kanıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.