Camiye “ucube” diyen zihniyet, Taksim Camii’ne karşı ç
Vicdansızlık, iz’ansızlık ve irfansızlık...
Camiye ‘ucube’ diyen zihniyet, ancak bu kelimelerle tarif edilebilir.
Hiçbir din mensubu, asla ve kat’a bir cami için ‘ucube’ veya başka hakaretamiz kelime kullanmaz. Onun metafizik anlayışı buna manidir.
Uzak ihtimal ama ateist belki der.
Kaldı ki İslam Medeniyetinde camiler, Endülüs’ten Urumçi’ye, Kırım’dan Yemen’e birer mimari sanat şâheseridir. İnsanlık lügatinde daha üstün bir kelime olmadığı için ‘şâh-eser’ diyoruz. Aslında onlar şâheser de değil ilâhî eser. O eserlerin son numûneleri ise Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Beylikler Dönemi ve Osmanlı Camileridir.
Ama bunu görmek için göz gerek. Ayet-i kerîmenin tarifiyle gözleri var fakat görmezler. Bir turist kadar bile bu topraklara ve bu toprakların îmânına, ahlâkına, örfüne ve tarihine yakın değiller. Turist, pek tabiî ki saygılı. Hatta bu eserlere hayran. Hatta sırf bu camileri görmek için her sene milyonlarca misafir, yurdumuza gelmekte.
Ucube diyenler, bu iftirayı atanlar, Danimarka’da Sevgili Peygamberimizin -sallallahü aleyhi ve sellem- güya karikatürünü çizen mecnun çizer ve Amerika’da Mushaf yakan manyak papaz karakterinde aşağılık mahluklardır.
1952’den bu yana Taksim’de cami yapılmasına karşı gönye kaldıran da bu zihniyettir. Onlar da camiyi ucube olarak görmekte.
Taksim noksandır.
Taksim öksüzdür.
Taksim olması gereken güzellikten mahrumdur.
Taksim’i, yüksek kilise haçları önünde iki metrelik teneke minareli iş hanı mescidine mahkûm edenler bu milletin dinine düşmandır.
Onlar vicdanlarda ebediyyen mahkûmdur.
Büyük devlet sadece kılıcıyla değil, mimarisi, edebiyatı ve zevkiyle büyüktür.
Selimiye, Süleymaniye ve Sultanahmet camilerini çekip alın Osmanlı Medeniyeti çöker. Benzerleri, Taksim ve diğer iki mekânda inşa edilmediği için Türkiye Medeniyeti yükselemiyor.
Ama yükselecek.
Bu millet ölmediyse, o Taksim, ecdaddan mülhem şanlı bir mâbede kavuşacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.