MHP’nin kasetleri
MHP böyle giderse 12 Haziran günü seçmenin karşısına boş listeyle çıkacak. İki yeni kaset vakasından haberiniz vardır.
MHP’nin yine iki önemli ismi Bülent Didinmez ve İhsan Barutçu’nun, bir aile reisini utandıracak cinsten görüntüleri internette dolanmaya başladı. Açıkçası artık MHP’de yaşananları Brezilya Dizisi gibi izelemeye başladı herkes. Deneyimli siyasetçi eski DYP’li Tevfik Diker’in söylediğine göre ise bütün bu kasetlerden Bahçeli’nin, herkesten evvel bilgisi varmış. Varmış amma dikkate almayıp partide yöneticilik vermiş, yeni dönemde seçilebilecek sıralardan aday yapmış. Hatta Diker, bu kaset vakasının MHP’de nasıl yorumlandığını da şöyle anlatıyor: “Bahçeli’ye akrabalık derecesinde çok yakın bir ismin de aralarında olduğu bir grup MHP’li ile beraberdim. Ağızlarını bıçak açmıyordu. Renkleri kapkaraydı. Bana ve benimle birlikte olan parlamenterlere ‘sırada 8 kaset daha varmış’ dediler.” İşte MHP’deki tablo bu. İsteyen suçu istediği yere, istediği gizli servise, istediği ülkeye atsın. Daha evvel de yazdım. İşlerin böyle kasetlerle yürüyor olması hiç de iyi bir alışkanlık değil. Peki ama böylesi adamlara parti emanet etmek ne kadar doğru? Komplo dersiniz, başka şeyler dersiniz, amenna.. Fakat o kasetlerin bir de içeriği var. MHP’nin başı büyük belada. Zira MHP seçmenini diğer partilerin seçmenlerinden ayıran en büyük özellik, partilerine verdikleri kategorik destekti. Bu sadece seçmen için değil, parlamenter için de böyleydi. Başbuğ’un koltuğunda oturan kişi ne diyorsa, onun söylediği mutlak doğruydu. Ama son yaşanan hadiseler, özellikle seçmeni sorgulama yapmaya itti. Daha evvel ilk kasetler çıktığında Bahçeli’nin o isimleri listeden çıkarmasının, partinin oyunu olumlu yönde etkileyebileceğini yazmıştım. Ama sayı arttıkça durum değişti. Bahçeli kaç kişinin daha üzerini çizecek?
ECEVİT’İN MİRASI
Meydanlara Ecevit kasketiyle çıkarak sözüm ona Ecevit’e sempati duyanları yakalamaya çalışan Kılıçdaroğlu’nun maskesi çabuk düştü. Önce Ecevit’in Zonguldak’taki koltuğuna, Haberal’ı oturttu. Haberal’ın, rahmetli kendi hastanesinde yattığı zaman başına gelenleri yeniden hatırlatmaya gerek yok. O Haberal şimdi daha evvel Ecevit’in seçildiği sıradan aday. Dahası, Kılıçdaroğlu, Zonguldaklılar başta olmak üzere, tüm CHP seçmenine, Haberal’ı “Ecevit’in çok yakın dostu” diye yutturmaya çalıştı. Uzun uzun anlatmaya gerek yok. “Pes” desek kâfidir. Ardından Kılıçdaroğlu’nun daha evvel DSP’den milletvekili adayı olmak için müracaat ettiği ancak Ecevit’ler tarafından veto edildiğini öğrendik. Demek ki bu derinlere giden Ecevit sevgisinin bir temeli varmış Sayın Kılıçdaroğlu’nda.. Hepsi için verilecek bir yanıt vardır kuşkusuz. Peki ya Zeki Sezer’in insanın kanını donduracak türden iddialarının bir yanıtı var mı? “.......Sayın Aygün ATO Başkanı, ben Ankara Milletvekili idim. Ecevit hükümetinin yıkılmasında Sinan Aygün’ün rolü vardır. İş göremez raporu verilmesi gerektiğini söyledi. Ecevit’in üstüne beton atmak isteyenler vardı. Ecevit’e git diyenler vardı. Bunlar ‘partiyi Sinan Aygün’e teslim et’ demişti.....” Bu ne şimdi Sayın Kılıçdaroğlu? Hiç mi sorgulanmaya değmez, hiç mi haber değeri yok? Ecevit’in üzerine beton dökmek isteyen adamlarla el ele verip siyaset yaptığınızı iddia ediyor birileri. Bir şey söylemeyecek misiniz? Bir adım atmayacak mısınız? Siyasi intihara mı hazırlanıyorsunuz? Yolunuz açık olsun Sayın Kılıçdaroğlu. Bu şartlar altında 12 Haziran sonrası torunlarınıza daha fazla vakit ayırabileceksiniz sanıyorum. Kalın sağlıcakla.