Obama, İsrail’i ‘67 sınırlarına çekebilecek mi?
> İsrail kurulduğundan bu yana kan, ateş ve zulümle 100 kat büyüdü.
Barack Obama diyor ki: Irak’taki misyonumuzu bitirerek askerimizi geri çektik, Afganistan’da Taliban’ın gücünü zayıflattık, El Kaide liderini öldürdük, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki reform hareketlerini destekliyoruz, Tunus ve Mısır diktatörleri gittiler, sırada Kaddafi ve diğerleri var, bu ülkeler gibi İsrail de statükoyu terk ederek 1967 Savaşı öncesindeki sınırlarına çekilmeli, güvenli İsrail ve sürdürülebilir Filistin şartlarıyla iki devlet yan yana yaşayabilmelidir.
Başta Müslüman ülkeler olmak üzere dünya başkentleri, Washington’dan böyle bir çıkış beklemiyordu. Obama, yumuşak radikallik gösterdi.
Çağrı, Ankara başta olmak üzere, Filistin ve İslam başkentlerinde olması gereken olarak değerlendirildi. Gerçi aynı Obama, İsrail’e ‘kendini savunabilme şartlarına sahip olması barışa katkıdır’ da diyor. Halbuki İsrail kendini savunmuyor. Kurulduğundan bu yana kan, ateş ve zulümle 100 kat büyüdü.
Bu tavizkâr bakışa rağmen İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu, randevu şu-bu demeden gelip Beyaz Konak’ın kapısına dayandı.
İsrail yönetimi, Amerikan başkanının bölge barışına hizmet anlamında takdir edilecek bir konuşma yaptığını, ancak ‘67 sınırlarına çekilmelerinin mümkün olamayacağını beyan ve iddia ve ısrar ediyor. Bu cümlenin birinci kısmı, şarta bağlı bir rüşveti kelamdır. Hani demişler ya ‘Allah, şu ama, fakat, lakin, ancak’ kelimelerinin cezasını versin!’ diye. Cümlenin ikinci kısmı karşısında ilk kısmının ne kıymeti harbiyesi olabilir?
Obama’nın zor-güç de olsa sağlık sigortası problemini çözüp Amerikan halkını bu medeni imkâna kavuşturması bir büyük artıydı, fakat neredeyse unutulmaya yüz tutmuştu ki bin Ladin olayı patlak verdi. Gerçi küçük kızının yanında öldürülmesi, cesedinin denize atılması dünyada tartışılıyor. Buna rağmen Üsame bin Ladin’i silmesi ile içeride elini tekrar kuvvetlendirdi. Şimdi üçüncü adımı atıyor. Küllenmiş BOP projesi biraz da kendiliğinden infilaka başladı.
Barack Obama coğrafyamızı kastederek şunu diyor:
-Onlar, bizim kıyılarımızdan çok uzak olabilir, fakat inanç, tarih ve ekonomi olarak istikbalimiz bu bölge ülkelerine bağlıdır.
Washington, reform, değişim arayışlarını tarihî fırsat olarak görüyor. Bunu görürken statükonun en katısına saplanmış İsrail’in bu fırsatı baltalamasına izin vermek istemiyor. Türkiye, Filistin ve İslam dünyası, Obama’nın İsrail’e söylediği 67 öncesine çekil, küflenmiş, kireçlenmiş statükoyla daha fazla gidemezsin! Mealindeki sözlerine destek verirken, Tel Aviv, güler yüzlü bir hırçınlıkla ‘ne münasebet!’ dedi.
Bakalım, İsrail mi daha güçlü ABD mi?
Obama mı dirayetli Netanyahu mu?
Başkan, geri adım atmamalıdır.
Başına buyruk bir İsrail’le dünya daha nereye kadar gidebilir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.