Skoru belli olmasa da sonucu belli seçim!
- Lütfü Bey; genel seçimlere üç hafta kala 30’dan fazla kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı araştırmalar AK Parti’nin yüzde 45 ile 50 arasında, CHP’nin de yüzde 25 ile 30 arasında bir oy alacağını gösteriyor. Bu arada seçmenlerin daha önceki seçimlere göre son derece heyecansız oldukları görülüyor. Bu konudaki değerlendirmelerinizi bizimle paylaşır mısınız?
- İçlerinde Sözcü gazetesi yazarı Hakan Bayrakçı gibi CHP’ye tam destek verenlerin de sahibi olduğu araştırma şirketlerinin sonuçları gösteriyor ki, önümüzdeki seçimin skoru belli değilse de sonucu belli! Sonuçta AKP’nin en büyük rakibi CHP’yi yeneceği belli. Ancak AKP ile CHP arasındaki bu maçın skoru 50-30 mu olacak, yoksa 45-30 mu olacak, yoksa 45-25 mi olacak, ya da üç aşağı beş yukarı bunlara yakın bir skor mu olacak, bu bilinmiyor. Ama daha seçmen sandığa gitmeden ya da başka bir deyişle daha maç başlamadan bu maçın galibinin kim olacağı biliniyor. İşte, bu ve benzeri nedenler seçmeni heyecansız hale getiriyor. Öyle ya, daha maç başlamadan maçı kimin kazanacağını bilirseniz heyecan duyabilir misiniz? Bir maçı kimin kazanacağını önceden bilmemelisiniz ki heyecan duyabilesiniz. Ne var ki CHP taraftarı olan araştırma şirketleri bile bu maçı AKP’nin kazanacağını açıklarlarsa, böyle bir maça karşı ilgi de, heyecan da duyabilir misiniz? Ha araştırma şirketleri toptan yanılamazlar mı; bir ihtimal bunlar yanılabilir. Dünyanın en güçlü takımıyla karşılaşan güçsüz bir takım bile mucizeyi gerçekleştirip galip gelebilir. Ancak böyle bir mucizenin gerçekleşmesi milyarda bir ihtimaldir. Şimdi bazı CHP yöneticileri diyorlar ki, “Siz bakmayın kamuoyu araştırma şirketlerinin sonuçlarına; unutmayın ki 1989’daki İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi öncesinde kamuoyu araştırma şirketleri ANAP adayı Bedrettin Dalan’ın çok açık farkla kazanacağını söylüyorlardı ama kazanan CHP adayı Nurettin Sözen oldu.” Doğru, o seçimde böyle bir mucize oldu. Ama bu kırk yılda bir olacak bir durumdu. Hem Nurettin Sözen seçimi kazandı da ne oldu? Nurettin Sözen’in görülmemiş beceriksizliği sonucu İstanbul susuzluktan kırılıp çöle döndü; üstelik toplanmayan çöpler nedeniyle İstanbul’da çöp dağları oluştu. Neyse geçelim bunu. Dediğim gibi, o seçimi Nurettin Sözen’in kazanması kırk yılda bir olacak mucizevi bir durumdu. Her zaman mucize olur mu?
YIKILDI YATAK ODALARININ 4 DUVARI!
- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın sekreteriyle yatak görüntülerini içeren kasetinin ortaya çıkmasından sonra MHP yöneticilerinin de internete düşen seks görüntüleri üzerine holding medyası, “Özel hayatın gizliliği ihlâl ediliyor” diyerek kıyameti kopartmakta. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Vakti zamanında bir yayın organında “Yatak odalarındaki dört duvarın yıkılması, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından daha önemli!” demiştim. Niye böyle demiştim? Çünkü holding medyası, gizli kameralarla yatak odalarına girip özel hayatın gizliliğini ihlâl etmekteydi. Özellikle de darbelemek, damgalamak istediği insanlara bunu reva görmekteydi. Dört duvarın arasında kalması gerekenleri dünya aleme seyrettirmekteydi. Holding medyası röntgenciliği meslek edinmişti. Bu yetmezmiş gibi holding medyası yeni bir gazeteci tipi de türetti. Mesela Hürriyet gazetesindeki Ayşe Arman gibi gazeteciler, kendi yatak odalarında olup bitenleri en ince ayrıntısına kadar ballandıra ballandıra yazıyor. Dört duvarın arasında kalması gerekenleri gözler önüne seriyor. Bunu yapanların şimdi kalkıp “özel hayatın gizliliği ihlal ediliyor” demesi hiç de inandırıcı olmuyor. Konunun bir boyutu özetle bu; bunu geçelim. Konunun bir de ikinci boyutu var ki ona gelelim. Ülkeyi yönetmeye talip olanların, partileri iktidara geldiğinde başbakan, bakan olacakların, dolayısıyla da ülkenin en gizli sırlarına vakıf olacakların paraya, kadına zaaflarının olmaması gerekir. Paraya, kadına zaafı olanların da ülke yönetimine talip olmaması gerekir. Çünkü mesela kadına zaafı olanların, nefislerine hakim olamayanların yönettiği bir ülkenin en gizli sırlarının düşmanlarının eline geçmesi mümkün değil midir? Tarih, bize bunun mümkün olduğunu çok sayıda örnekle öğretmektedir. Kadına zaafı olan, nefislerine hakim olamayan yöneticilerin ilişki kurdukları kadınların ajan çıkabileceğini tarih bize öğretmektedir. Tarih Baba bize “Nefislerine hakim olamayanlar, ülkelerinin yönetimine talip olmasınlar” demektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.