En büyük hükümdar Fatih
TARİHÇİ VORGİOS
“Sultan Mehmed, günümüzün en büyük hükümdarıdır. Kiros’tan, Büyük İskender’den, Sezar’dan, gelmiş geçmiş bütün hükümdarlardan büyüktür.
M.N. PANZER
“Fâtih Sultan Mehmed, birinci sınıf bir lisan uzmanı, tarihçi ve filozof olmakla kalmaz, üstün bir yönetici, silâhlar ve süvarilik alanlarında üstaddır.”
İstanbul’un Fethi’nin yarın 558. yıl dönümüdür. Yalnız Türkiye’nin, Türkler’in değil, dünya tarihinin geleceğini tayin eden olaydır. Zira dünya tarihçiliğinde Orta Çağ’ın sonu ve Yeni Çağ’ın başlangıcı sayılır (1789’da Yakın Çağ başlar, ancak 1918’de Modern Çağ’ı başlatmak gerekir). İlk Çağ’a son verip Orta Çağ’ı açan da Fâtih gibi bir Türk hâkanı olan Attila’dır. Onun Avrupa’ya girip Kavimler Göçü’nü gerçekleştirmesi üzerinde Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında çökerek Orta Çağ açıldı. 1453’te Fâtih, Roma imparatoru titrini ve birtakım görevlerini de üstlenerek Doğu Roma olan Bizans imparatorluğuna son verdi (1396’da Yıldırım Bâyezid, sultân-ı ıklîm-i Rûm unvanını alarak kendini Roma imparatoru ilân etmişti, zira Bizans imparatorları azl ediyor ve tayin ediyordu).
Fâtih Sultan Mehmed, 2700 yıllık Türk tarihinin en büyük şahsiyetidir. Atatürk de Prof. Âfet İnan’a “Türk tarihinin en büyük şahsiyeti Fâtih’tir, ancak askerlikte Timur birincidir” demiştir. Tarihçi olarak aynı fikirdeyiz.
FATİH’E METHİYELER
Fâtih’in hayatında çağdaşı Bizans ve Avrupa ileri gelenlerinin hakkında yazdıkları bazı cümleleri aşağıya alıyorum:
> “Sultan Mehmed, günümüzün en büyük hükümdarıdır. Kiros’tan, Büyük İskender’den, Sezar’dan, tek kelimeyle, gelmiş geçmiş bütün hükümdarlardan büyüktür. Kimse şüphe edemez ki Roma imparatorudur. Zaten Konstantinopolis, Büyük Konstantin’den beri Roma imparatorluğunun taht şehridir: 11 Mayıs 530 günü Konstantin, imparatorluğun başkentini, yeniden kurduğu İstanbul’a taşıyıp resmen ilân etti (Bizanslı tarihçi Vorgios Trapezuntios’un 1466’da yazdığı satırlar).
> “Sultan Mehmed, zamanımızın en keskin zekâlı filozoflarından biridir.” (Bizanslı tarihçi Kritovulos).
> “İstanbul’un fethinin İslâm âleminde oluşturduğu sevinç büyük oldu. Kahire uzun müddet her gece aydınlatıldı ve Mısır’da büyük şenlikler yapıldı. Memlûk Sultânı gibi, Güney Hindistan Behmenî (Türk) sultânı ve pek çok Müslüman hükümdar, özel elçiler göndererek Fâtih Sultan Mehmed’i kutladılar.” (Çağdaşı Mısırlı tarihçi İbnü Ayas, II, 44)
Günümüze yakın ve günümüzde modern Avrupalı tarihçiler de aynı değerlendirmelerde bulunuyorlar. Binlercesi arasında birkaç ünlü kalemden alıntılar yapıyorum:
> “Fetih’ten sonra iki asır müddetle Avrupa, Boğaziçi’ne egemen İslâm imparatorları karşısında titredi.” (Mareşal von Moltke, s.151)
> “Fâtih, birinci sınıf bir lisan uzmanı, tarihçi ve filozof olmakla kalmaz, üstün bir yönetici, silâhlar ve süvarilik alanlarında üstaddır.” (M.N.Panzer, The Harem, Londra 1936, s.237)
> “Rönesans, Fâtih’in 1453’te Bizans’ı fethi ile başlar. Fâtih, Rönesans’ın en büyük Mesen’lerinden (hâmîlerinden) biridir. Rönesans, Fâtih’e ve iki halefine toleransları için çok şey borçludur. Eski Yunanca’nın Avrupa’da yayılması, İstanbul’un Fethi ile mümkün olabilmiştir. 1506 ve 1519’da İkinci Bâyezîd ile oğlu Yavuz, Michealangelo’yu ve Leonardo da Vinci’yi resmen İstanbul’a davet etmişler, Papa bırakmamıştır.” (P.Faure, La Renaissance, 7, 46, 102, 104, 114)
> “İstanbul’un Fethi, İkinci Mehmed’in şahsî eseridir. Osmanlı devletinin doğal gelişmesinin sonucu olarak kabûl edilemez.” (Nicolas Iorga, Voyageurs Français dans 1’Orient, s.21).
> “Dukas, Halkondilas, Kritovulos, Trapezentius gibi Fâtih’in çağdaşı Bizans tarihçilerinin çok iyi belirttikleri gibi, Osmanoğulları, Roma imparatorlarının meşrû halefleridir, zaten bunu unvanları arasında belirtmişlerdir.” (Fernard Grenard, 101-2).
TARİHİN AKIŞI DEĞİŞTİ
> “İstanbul’un Türkler’ce fethi, cihan tarihinin en önemli olaylarındandır. Tarihin bütün akışını değiştirdi. Orta Çağ’ı kapatıp Yeni Çağ’ı açtı. Avrupa’nın geleceği üzerinde birinci derecede tesirli oldu.” (Gustave Schlumberger, Introduction)
> “Top silâhının İstanbul’un Türkler’ce fethinden sonra bütün Avrupa’ca kabulü ve gemilere de konması, Türk fetihleri ile yolu kesilen Avrupa’yı açık denizlere doğru can havliyle atılmaya, yeni yollar bulmaya sevk etti.” (Pirenne, Histoire Universelle, II, 300)
> “Orta Çağ’a son veren Türkler’in başarı sebepleri, yeni bir savaş taktiği ortaya koymaları ve muntazam bir meslek ordusu kurmalarıdır.” (R. Sédillot, Histoire du Monde, 184)
> “Roma imparatorluğunun fethi işini Osmanlılar başardılar. Çünkü Marmara kıyılarına ulaşmışlardı. Çünkü birbirini izleyen çok büyük hükümdarlara sahip olmak şansına eriştiler. Bu hükümdarlar, karşılarındaki düşman hükümdarlarıyla kıyas kabûl etmez askerlik dehâsına sahiptiler. Ne istediklerini de çok iyi biliyorlardı, hedeflerini tayin etmişlerdi. Müstesna bir hanedan olan Osmanoğulları, Peygamber’in seferlerindeki kutsal gayeyi, asırlar sonra canlandırmayı başardılar.” (René Grousset, Fransız Akademisi, L’Empire du Levant, s.8-11, 609-10)
> “İstanbul’un Türkler’ce fethi, tarihin en mühim anlarından biri. Belki en mühim ânıdır.” (Franz Babinger, Mehmed der Eroberer, 7).
KİMSEDEN ÇEKİNMEZ
> “Sultan Mehmed, nâdiren güler. Zekâsı sürekli çalışma hâlindedir. Çok cömerttir. Projelerinde inatçı, atılgan, cür’etkârdır. İşlek zekâlıdır. Büyük İskender gibi şân ve şerefe doymak bilmez. Soğuğa, sıcağa, açlığa, susuzluğa mükemmelen dayanır. Kesin konuşur. Kimseden çekinmez. Zevk ve safâdan uzaktır. Türkçe, Yunanca, Sırpça’yı iyi konuşur, diğer dilleri de okuyup mükemmel anlar. Her gün bir müddet okur. Roma tarihi, başka tarihler, Laerce, Herodot, Tite-Live, Quinte-Curse, Papalar’ın, Almanya imparatorlarının, Fransa ve Lombardiya krallarının vak’anüvisleri, okuduğu tarihlerdendir. İtalya’nın coğrafyasını, bütün ayrıntıları ile bilir. Avrupa’daki bütün hükûmetleri de tanır. Büyük bir Avrupa haritasını yanından eksik etmez. Askerî ve coğrafî ilimleri büyük zevkle okuyup inceler. Devletinin çeşitli ülkelerindeki âdetlere ve şartlara kendisini uydurmakta mahâret sahibidir.” (Çağdaşı İtalyan Zorzo Dolfin)
> “İkinci Mehmed’in saltanatı, Asya ve Avrupa’da birçok devlet için Kıyâmet’ten nişâne idi. Bununla beraber, Ortodoks dinini güçlü himayesine aldı ve Türk ve Moğol hükümdarlarının çoğu gibi, yabancı dinlere karşı düşmanlık fikrine tamamen yabancı idi. İstanbul şehrinin de Jüstinyen’den sonra en büyük imarcısı oldu.” (Lavisse-Rambaud, Histoire Générale, II, 1894, s.856-9)
Kitaplar Arasında
Ramazan TOPRAKLI, İkinci Haçlı Seferi, Ankara 2011, 144 s., resimli haritalı. Selçuklu dönemi Türkiye tarihi, hem uzmanlarımızca, hem tarihimizi öğrenmek isteyenlerce pek çok ihmale uğramıştır. Halbuki biz Türkler’i Türkistan’dan Anadolu’ya getiren, Anadolu’yu Türk ve Türkiye yapan, Osmanlı’ya cihan devleti yolunu açan Selçuklular’dır. Yazar, daha önce, tarihimizin Malazgirt’ten sonraki dönüm noktası Miryokefalon meydan muharebesinde İkinci Sultan Kılıç-Arslan’ı incelemişti. Bu kitabında onun oğlu Birinci Sultan Mes’ûd’un üzerine gelen İkinci Haçlı Seferi başkomutanı Almanya imparatoru 3. Konrad’ı Eskişehir meydan muharebesinde (25 Ekim 1147) mahvedip Türkiye’yi nasıl kurtardığını anlatıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.