Seçimden 10 gün sonra...
Yasama organı niçin vardır?
Kamu güvenliğini tehdit eden veya toplumun huzurunu bozan bir takım boşluklar var ise, bunları doldurması için…
Tabi bunun aksi de olabilir:
Yürürlükteki kanunlarda toplumun huzurunu bozan, onu sürekli rahatsız eden, mutsuz kılan hükümler bulunabilir.
Bu tür hükümleri mevzuattan ayıklamak da yasamanın asli görevidir.
Nitekim yasama organımız olan TBMM’de 22. Yasama Dönemi’nde yani 2002-2007 yılları arasında toplam 914 kanun tasarısı ve teklifi kabul edilerek yasalaştırıldı.
Meclis, 23. Yasama Dönemi’nde de yani 2007-2011 yılları arasında toplam 548 kanun çıkardı.
Buradan şuraya gelmek istiyorum:
Son 9 yıl içinde bunca kanun çıkarıldı, mevzuatta bunca değişiklik yapıldı ancak Diyanet Kanunu’ndaki “…ilköğretim 5’inci sınıfını bitirenler için…” ifadesi bir türlü yürürlükten kaldırılmadı.
AK Parti tabanı başta olmak üzere ülkemizde çok önemli bir kesimin 1999’dan bu yana tepki gösterdiği bu ifade Diyanet İşleri Başkanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Geçici 3’üncü Maddesi”ndeki yerini koruyor.
Evet, 12 yaşından küçüklere Kur’an yasağından söz ediyorum.
Malum okulların kapanmasına iki hafta kaldı.
İlköğretim ve ortaöğretim kurumları 15 Haziran’da yaz tatiline giriyor.
Diyanet’in Yaz Kur’an Kursları her yıl olduğu gibi bu yıl da okulların kapanmasından 1 hafta sonra başlıyor.
Yaz aylarında çocukların “Kur’an-ı Kerim'i ve mealini öğrenebilmeleri, dini bilgilerini geliştirebilmeleri” amacıyla Diyanet tarafından her yıl camiler, Kur’an kursları ve belirlenen diğer mekanlarda açılan 2 ay süreli kurslar bunlar.
Bu kurslarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın da denetim ve gözetiminde eğitim veriliyor.
Okulların kapanmasından 1 hafta sonra kayıtlar, ikinci hafta da öğretim başlıyor.
Ancak bu yıl da 12 yaşından küçük çocuklarımız Kur’an Kurslarına kayıt yaptıramayacaklar.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ilgili Genel Müdürlüğü olan Eğitim Hizmetleri’nin bilgi notu da bu konuda uyarı içeriyor.
“Yaz Kur’an Kursları”na ilişkin bilgi notunda aynen şöyle deniliyor:
“Yaz Kur'an kursları, en az ilköğretim 5. sınıfı bitirmiş olan öğrencilere yönelik olarak…”
Yukarıda bahsettiğim kanun hatırlatılıyor yani.
Bir öğretici 5’ten önceki sınıf öğrencilerini kursa kabul ederse ne olur?
Kanun gereği hakkında işlem yapılır.
Ne zor bir durum öyle değil mi?
Düşünün bir;
İlköğretim 3. sınıf öğrencisi Mehmet, elinde Kur’an’la mahallesinin camisinde açılan Yaz Kur’an Kursu’na gidiyor ama kabul görmüyor, geri çevriliyor.
Öğretici için de Mehmet için de ne zor bir durum.
Hem de camiye kadar gelen çocuğun kapıdan geri çevrilmesi toplum için, geleceğimiz için bir felaket.
Bu uygulamanın başta Anayasa’nın 24. maddesinde düzenlenmiş bulunan din özgürlüğüne ve bu özgürlüğün tabi bir sonucu olan “dini eğitim ve öğretim hakkı”na kısıtlama getirdiği çok açık ortada.
Dahasını sıralamaya gerek yok.
Bunları hepimiz çok iyi biliyoruz.
Hele ki milletvekillerimiz.
Aslında bizden daha iyi farkındalar sıkıntının.
İktidar milletvekillerine teker teker sorsanız, hepsi tepki gösterir bu uygulamaya.
Nitekim kimileri 1999’da muhalefette iken, bu sınırlamaya karşı ateş püskürüyorlardı.
Ne açıklamalar yapıyorlardı.
Yanlarında bizim “felaket” yorumu çok hafif kalıyordu.
Ama ne hikmetse 2002’den bu yana ise bu konuda sessizliğe gömüldüler.
Yüzlerce kanun yaparken, bu yasağı kaldıran bir düzenlemeyi akıl edemediler!
Özetin özeti:
12 Haziran’da seçim var.
10 gün sonra da Yaz Kur’an Kurslarına kayıtlar başlıyor.
Hayırlısı bakalım.