Kurban yakınlaşmaktır
Biz Kurban Bayramı diye biliriz. Aslı ise “İdu’l Edhâ”dır. Araplar başta olmak üzere İslâm âleminin çoğunluğu da bu bayramı bu isimle bilir. Ama Maley ve Balkan halklarında olduğu gibi, bazı Müslüman topluluklar da bu özel günü bizim gibi “kurban” diye isimlendirirler.
Kurban, kelime olarak Arapça “karaba” fiilinden türetilmiş mastardır; yaklaşmak ve aradaki mesafeyi daraltmak anlamına gelir. Kurban, Allah’a adanan hayvan olduğundan bu amelle Allah’a yakınlaşmak, O’nun rızasını kazanmak hedeflenir. Amelin Allah’a yakınlaştıran özelliğinden dolayı da kurban ismiyle meşhur olmuştur.
Zaten Allah (C.C) de kurban kesmeye atfen; "Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. (Ey Muhammed!) Güzel davrananları müjdele!" (Hac: 37) buyurmuştur.
Kurban kesmek bir ibâdettir. İbâdetler ise, ister bize açık ister kapalı olsun, birçok hikmetlere mebnîdir. Ama en büyük hikmeti âbid olan kulu Allah’a yakınlaştırmaktır. Yakınlaştırmayan bir ibâdet ise içi boş, ruhsuz birtakım şekil ve davranışlardan ibarettir.
İbâdetlerin bir yakınlaştıran olabilmeleri için de; bilgi, niyet ve ihlâs sacayaklarına oturması gerekir. Bu yüzden de iman; İslâm’ın itikat sistemini kalp ile tasdik -tasdikin olabilmesi için de sahih bilginin olması gerekir-, dil ile ikrar ve beden ile amel olarak tanımlanmıştır.
Niyetle başlayalım. Ehli Sünnet hadis kaynaklarının en muteber olanı malum olduğu üzere Sahih-i Buhârî’dir. İmam Buhârî, muhalled eserinin ilk hadisi olması için “Ameller niyetlere göredir” Peygamber sözünü seçmiştir. Hâlbuki bu hadisin yer aldığı bab “Vahiy Kitabı’dır (Kitabu Bedi’l Vahy) ve direkt olarak niyet konusuyla bir alakası yoktur. çünkü bu bölüm Efendimizin vahyi alış şekillerini, vahyi alırken içinde bulunduğu hâlet-i ruhiyesini anlatır.
Bu hadisin bütünü şöyledir: “Ameller niyetlere göredir. Herkesin niyet ettiği ne ise karşılığı da o olacaktır. Kim bir dünyalık için ya da nikâhına alacağı bir kadın için hicret ederse onun hicreti (Allah ve Resûlünün rızasına uygun değil) uğruna hicret ettiği şeyedir.”
İmam Buhârî’nin, bu hadisi önceleyerek rivayet etmesi niyetin önemine vurgu yapma arzusundandır. Amel-niyet ilişkisi ibâdet-gelenek ilişkisini ayırt eden temel etmendir. Meselâ kurbandan niyeti çekip aldığınızda geriye et yemek için her gün tekrarlanan “hayvan boğazlama” pratiği kalır.
Bir kişinin neye niyet ettiğini, niçin ettiğini, yaptığı işin anlam derinliklerine vâkıf olabilmesi için de ilim gerekir. İlim olmadan sağlıklı bir kulluk da yapılamaz. Bunun içindir ki hadis kitaplarında “İlim Babı” “İman Babı”na takdim edilmiştir.
İhlâs ise; kalpten gelerek, karşılıksız samimi duygularla sadece Allah’ın rızasını gözeterek işe koyulmaktır. Kurban özünde yakınlaştırmayı barındırdığından bilgi, niyet ve ihlasın mündemiç olduğu bir teslimiyet duruşudur.
Bir hadiste Efendimiz: "Sadaka fakirin eline ulaşmadan Rahman’ın eline ulaşır, akıtılan kan yeryüzüne düşmeden Allah’a yakın yere düşer." demiştir. (Tirmizi: 4/83, hn: 1493).
Niyet, insanın ruh dünyasındaki kıblesini tayin eder. Rahman’ın rızasına uygun niyetten sadır olan amel ise insanı takvaya ulaştırır.
Paylaşmak ise ibâdetin sosyal yönüne taalluk eder, kardeşliği pekiştirir, toplumsal ilişkilere istikâmet verir. Zaten kurbandan geriye kalan, niyetle hâsıl olan teslimiyet ve paylaşmakla elde edilen sevaptır.
Daha önce okuduğum hâlde kaynağını not almadığım bir rivâyette Hz. Aişe vâlidemiz şöyle anlatır: Bir gün bir koyun kesmiştik. Budunun biri dışında tümünü dağıtmıştık. Allah Resûlü, “Koyunu ne yaptınız?” diye sorduğunda, “Ya Resûlullah”, dedim. “Koyunun bütün etini muhtaçlara dağıttık, bize sadece bir budu kaldı” dedim. Efendimiz ise, “Ya Aişe, bir bud hâriç hepsi bize kaldı” dediler.
Bu rivâyet de toplumsal paylaşmanın Allah rızası için olduğu sürece insanın kendisine biriktirdiği en büyük sermaye olduğunu gösterir. Kişi kendi faydası için bile bu ameli yaptığında toplumsal kaynaşmaya katkı sağlar, kurban üzerinden bir yakınlık tesis eder. Yani kurban özü itibarıyla yakın olmakla ilintilidir.
Not: Sizler bu yazıyı okuduğunuzda bendeniz de bayramı Pattani Müslümanlarıyla beraber geçirmek üzere Tayland’da olacağım inşaallah. İHH’nın burada yaşayan gariban Müslümanları hatırlamasına, Türkiye Müslümanlarının onlarla paylaşmasına aracılık etmesine tanıklık etmek üzere.
Tüm okurların Kurban Bayramı’nı en içten dileklerimle tebrik eder ve ümmet-i Muhammed adına nice hayırlara vesile olmasını dilerim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.