İster Adalet ve Kalkınma Partisi deyin, ister AK Parti, isterseniz AKP... Birinci dönem yüzde 34, ikinci dönem yüzde 47, üçüncü dönem yüzde 50 oy alan bir yapıdan bahsediyoruz.

Partinin adını söylemekten çekiniyorsanız...

Propagandasını yapmak olarak görüyorsanız adını söylemeyi...

Hiçbir şekilde telaffuz etmeyebilirsiniz de.

'Bunlar' diyebilirsiniz, 'şunlar' diyebilirsiniz, 'onlar' diyebilirsiniz.

Paşa gönlünüz nasıl isterse.

Kısaca 'A' bile yeter; herkes anlar onun 'Adalet'in A'sı olduğunu.

***

Üçüncü dönem seçilen ve her seçimde oylarını yükselten bir lider var karşınızda.

"Recep Bey" şeklinde hitap etmek geliyorsa içinizden, çekinmeyin.

"Erdoğan" daha uygun geliyorsa, öyle söyleyin.

Veya küçük çocukların da dediği gibi kısaca "Tayyip".

Hiç farketmez... Kendinizi boş yere kasmayın...

Netice, ortada.

***

İlk seçimde yüzde 50 alsaydı ve sonra yıprandığı için 47'ye inseydi, üçüncü döneminde 34 alsaydı, çok daha mantıklı olurdu şüphesiz.

Ama öyle olmuyor işte.

Ezberleri bozan bir parti bu!

***

Basın tarafından çizilen manzaraya bakanlar, seçime kadar, Kemal Bey'in gümbür gümbür geldiğini sanıyordu.

Seçim akşamı, hep beraber gördük ki kazın ayağı öyle değilmiş.

Dayatılan bir manzara, şişirilen bir CHP varmış önümüzde.

Yorumcular başka türlü düşünüyormuş, millet başka türlü.

***

Üç genel seçim, iki yerel seçim, iki de referandum için sandığa giden ve her defasında sandıktan halkın teveccühünü kazanarak çıkan "bu adamları" artık takdir edebilirsiniz.

Takdir edemiyorsanız, hiç değilse durumu kabullenin.

Sesinizi çıkarmayın.

İleri geri konuşmakla bir yere varılmıyor, gördünüz.

***

Yok kabul edemem, anlayamam diye diretecekseniz, siz bilirsiniz.

Önümüzde başka seçimler de var canım kardeşim, dünyanın sonu gelmedi ki!

Maçanıza güveniyorsanız, sinek oynamayın; gelecek maçlara iyi hazırlanın.

Daha çok çalışın.

Kafa yorun.

Hizmet üretin, güçlü projeler geliştirin.

Biz onlardan daha iyi yaparız deyin ve halkı inandırın.

Olur ya, belki günün birinde siz de kazanırsınız.

Fakat önce kendiniz inanmalısınız ağzınızdan çıkanlara.

Ama hizmeti projeyi bir yana bırakıp, sakın gayrimeşru yollara sapmayın!

***

Millet gördüğünüz gibi boş laflara değil, hizmete oy veriyor.

Halkı aptal zannedenler, en büyük aptallığa düştüklerinin farkına vardıkları zaman, bir ihtimal utanırlar... (mı acaba?)

İzmir'de yemek yiyorduk geçen hafta; televizyonda Başbakan Erdoğan konuşuyordu.

Yan masadan teke sakallı bir entel laf çaktı: "Halkı bu kadar aptal yerine koymak da olmaz ki kardeşim! Neyse ki halk gerçekten aptal da anlamıyor."

Gördük, kimin neyi ne kadar anladığını!

En sonunda millet de 'yandaş' çıktı!

Şeytan diyor ki git İzmir'e, bul o adamı, "Maça kızı elinde kaldı, nolcak şimdi?" diye sor!